Bu zat buyuruyor ki, (Mü''mini çekiştirmek, Allah''ın men ettiği iştir ki, fecîdir pek. Kaldı ki bu hususta buyurmuş ki büyükler; "Bir mü''minin ismini, duvarda görsen eğer. O mü''minin ismine, saygı hürmet yönünden, Önünü ilikleyip geç o duvar önünden." Neden? Çünkü orada, Allah''a îman etmiş, Bir mü''minin ismi var, işte budur asıl iş. Eğer iki müslüman, küsseler bir sebepten, Özür dilemelidir, hemen birbirlerinden. Kim önce davranır da, özür dilerse eğer, Cennette güzel bir köşk ona ihsan ederler. Bunu, Peygamberimiz bize haber vermiştir, "Kefili benim" diye, ayrıca bildirmiştir. Özür dilemezlerse, böyle dargın kimseler, Bunlardan bir tanesi, mutlaka azap çeker. Çünkü o ikisinden, "Haksızdır" biri mutlak, Doğru iki olamaz, bir olur elbette hak. "Ateş" deyip geçmeyin, düşünün üzerinde, Tutun parmağınızı, bir kibrit alevinde. Âlimler buyurur ki, haram, "ateş" gibidir, Cehennemin ateşi hele çok şiddetlidir. Buna rağmen bir kişi etmeyip hiç endişe, Nasıl atar kendini, bile bile ateşe?) Baş sağlığı olarak yine bir sevdiğine, Buyurdu ki; (O merhum, kavuştu sahibine. Geride kalanlara, olsa da zor ve çetin, Râzı olmaktan başka, çâre yok insan için. Zîra biz, Rabbimizin kullarıyız çok âciz, O''na boyun bükmekten, yoktur başka çâremiz. Dünyada kalmak için yaratılmadık ki hem, Ecelimiz gelince, ölürüz biz de o dem. Hattâ ölüm, benzer ki dünyada bir köprüye, Kavuşturur bir anda, seveni sevgiliye. "Ölüm", mü''minler için, seâdettir, ni''mettir, Ve lâkin kâfirlere, azap ve felâkettir. En büyük yardım ise, şudur ki bir mevtâya, Rûhuna göndermektir, bir fâtiha ve duâ. Zîra Peygamberimiz buyurdu hadîsinde; (Şu kimseye benzer ki, ölü mezar içinde, Denize düşmüş olup boğulmak üzeredir, "İmdât" diye bağırıp, yardım istemektedir.) O nasıl pek şiddetle isterse yardım talep, Meyyit de, mezarında bir duâyı bekler hep. Öyle çok sevinir ki, geldiğinde bir duâ, O kadar çok sevinmez, verilse bütün dünya. Öyleyse yapalım ki, şimdiden çok ibadet, Olmasın kabrimizde, bir pişmanlık, nedamet.)

