Akıllı insan... Allah adamlarından, büyük âlim, evliyâ, Kalbine zerre kadar girmemişti bu dünya. Derdi ki; (Ey insanlar, ölüm hak, âhiret hak, Bugün yarın herkese, o gelecek muhakkak. İnsan ne gâfildir ki, hiç düşünmez yarını, Sayar ve hesap eder, parasını, malını. Lâkin her gün binlerce, alıp verir de nefes, Hiç bunları saymayı hatırına getirmez. Halbuki her nefesten, hesap var âhirette, O, bunlardan bî-haber, ömür sürer gafletle. Bir iki saniyelik bir iştir "Ölüm" hâli, Ölünce yarım kalır, hesapları, hayâli. Halbuki gerçek mü''min, yatağa yattığında, Ölümü bilmelidir, yastığının altında. Uyandığı vakit de, karşısında görmeli, Böyle olan kimsenin, olmaz tûl-i emeli. Kardeşlerim, kimseye zulmetmez cenab-ı Hak, Herkes, kendi suçundan, ceza görür muhakkak. Evet, âsiler için, Cehennem var, ateş var, Lâkin herkes ateşe, kendi kendini atar. Meselâ sıhhatine, etmezse biri dikkat, Hasta olduğu zaman, kimde olur kabahat? Zehirli ilâç içip, ölürse bir kişi de, Neticede kabahat kimde olur bu işte? Hak teâlâ Kur''ânda, müteaddit defalar, İkaz buyuruyor ki, "Cehennem var, azab var. Ben takdir eyledim ki, günah işleyenleri, Cehennemde yakayım, yapmayın bu şeyleri." Buna rağmen günahla geçer ise bu ömür, Mahşerde bulunur mu, bir bahane ve özür?) Bir gün de buyurdu ki; (Bu Hak dostu velîler, Kararmış gönülleri, temizleyiverirler. Onlar Resûlullah''tan aldıkları feyzleri, Yayıp aydınlatırlar, istekli kimseleri. Sanki bir emme basma tulumba gibidirler, Feyiz ve nûru alıp, isteyene verirler. Ve lâkin rehberini, her kim ki incitse az, Veyahut inanmazsa, hiç feyze kavuşamaz. Sarsılırsa rehbere, sevgi ve inanması, Kesilir tamamiyle, ondan feyiz alması. Feyz alabilmek için, kâfi gelir muhabbet, Sevgisi çoğaldıkça, feyiz de artar elbet. Birlikte olanlara, daha çok feyiz gelir, Onun bereketiyle, îmanı kuvvetlenir. Artar İslâmiyete uymak arzu meramı, İğrenç ve çirkin görür, her günah ve haramı. Rehber, İslâmiyetten, bir taviz verirse az, Böyle olan bir kimse, asla mürşit olamaz.)

