Kaydet
a- | +A
Üç esas... İslâm âlimlerinden bir büyük evliyadır, Kalplere tesir eden, nasihatleri vardır. O bir gün buyurdu ki; (Dînimiz üç esastır, Önce ilim ve amel, üçüncüsü ihlâstır. Bir amelin indallah kabul olması için, İhlasla yapılması lâzım gelir o işin. Nitekim buyurur ki, (Behâeddin Buhâri, Mekke''de görmüş idim, sakallı, yaşlı biri. Kâbe''nin örtüsüne sarılmış yalvarıyor, Gözlerinden sel gibi yaşlar yuvarlanıyor. Kalbine nazar ettim, "dünya"ya etmiş meyil, Yâni o yalvarışı, samimi, hâlis değil. Bir genci de gördüm ki, Minâ''nın pazarında, Çok büyük alış veriş yapıyordu o anda. Kalbine nazar ettim, eser yoktu dünyadan, Bir an gâfil değildi, Allahü teâlâdan. İhlâsla yaptığından, genç o alış verişi, Hak teâlâ indinde, makbul idi o işi. Zîra cenab-ı Allah, ihlâsı beğeniyor, İhlâssız amellere bir karşılık vermiyor.) Dediler ki; (Efendim, kabir ve kıyamette, Çekilecek azablar, nedir buna nisbetle?) Buyurdu; (Bu dünyanın en ağır elemleri, Toplansa bir araya cümle işkenceleri, "Cehennem" acısının yanında hiçtir yine, Damla bile değildir, deryaya nisbet ile. Öyle şiddetlidir ki, lâkin kabir azabı, Hiç kalır ona göre, can verme ıstırabı. Zîra kabir yakındır, âhiret hayatına, Azabı da çok benzer oranın azabına. Böyle şiddetli iken, kabir azabı dahî, Mahşerdeki sıkıntı yanında hiçtir tabii. Damlanın, bir deryaya nisbeti nasıl ise, Bunlar da birbiriyle edilmez mukayese. Mahşerde, binlerce yıl, bekleşirken insanlar, Güneş, bir mızrak boyu yaklaşıp, halkı yakar. Bir ayağın üstünde bulunur pek çok ayak, Günahlarına göre tere, batar cümle halk. Mahşer meydanındaki acı ve sıkıntılar, Cehennem ateşine nisbetle hiç kalırlar. Bir kum taneciğinin, kâinata nisbeti, Ne ise, öyle çoktur Cehennemin şiddeti. Oradan bir kıvılcım dünyaya gelse eğer, Onun hararetinden, bu dünya erir, biter. Kalmaz aynı kararda azablar Cehennemde, Gün geçtikçe şiddeti, misliyle artar hem de. Kurtuluş ümidi de, küffara olmaz elbet, Bu acı azablarda kalırlar ilelebet.)
ÖNE ÇIKANLAR