Asıl hastalık... Allah adamlarından hâl ehli bir veliydi, Nasihat ve sözleri, gayet faideliydi. O bir gün sohbetinde buyurdu ki; (Ey insan, "Alçak gönüllü" ol ki, Rabbimiz etsin ihsan. Hak teâlâ sevmiyor kibirli olanları, Ve hattâ rahmetinden uzak eder onları. Dünya "Gölge" gibidir, aldanma sakın aman, O, öyle bataktır ki battıkça batar insan. Edeb''in bir tarifi, itiraz etmemektir, Büyüklerin sözüne, "Baş üstüne" demektir. Bu nefsi en ziyade tahrip eden tek husus, Hemen "Peki" demektir, bir hak söze bâ husus. Zîra nefsi emmare, hep "Hayır" demek ister, Mütevazı olursa, "Peki" deyip söz dinler. Bu büyük evliyanın devrinde bir Müslüman, Ağır bir hastalığa tutulmuştu bir zaman. Lâkin hangi doktora gittiyse de o yine, Bir çare bulunamadı bu kimsenin derdine. Bu büyük evliyayı işitti en nihayet, Mektupla kendisinden istedi dua, himmet. Bu zât vâkıf olunca, onun bu durumuna, Şöyle bir mektup yazıp, gönderdi o gün ona: (Şefkatli anne gibi kendine bu ihtimam, Daha ne güne kadar edecek böyle devam? Bedenin derdi ile dertlenip üzülmeniz, Daha çok sürecek mi, aman dikkat ediniz. Halbuki bir de "Gönül" vardır ki her kişide, Eğer o hasta ise, "Asıl dert" budur işte. Bu hastalık yanında, bedenin her illeti, Öyle hafif kalır ki, olmaz ehemmiyeti. Bir gönül tutulmuşsa Allah''tan gayrısına, O kalp, "Hasta" demektir, hayır gelmez insana. Şu kısacık ömürde, her şeyi bırakarak, Kalbi, bu hastalıktan kurtarmalı muhakkak. Zîra "Kalp selameti" isterler âhirette, Her şeyden önce bunu halletmeli elbette. Halbuki biz insanlar, bunu hiç düşünmeyip, Bedenin rahatını düşünürüz, ne garip. Ey oğlum, dünya fâni, ebedîdir âhiret, Bir gün "ölüm", herkese gelecektir âkıbet. Cehennemin azabı, çok şiddetli ve acı, Kalbini hastalıktan kurtarmaktır ilâcı. "Aklı olan", şimdiden hazırlanır o güne, Aldanmaz bu dünyanın, sahte güzelliğine. Dünya mâlü mülküne, "Ahmak olan" aldanır, "Akıllı insan" ise, ölüme hazırlanır. Büyük nimet bilerek, şu kısacık hayatı, Çok çalışır, kazanır ebedi mükâfatı.)

