Kaydet
a- | +A
Allah adamlarından Hak âşığı bir kişi, Her an islâmiyete, hizmet idi tek işi. Cömert ve şefkatliydi, etrafındakilere, Dünya için kızdığı, görülmedi bir kere. Derdi ki; (Şu lâzımdır, insana önce esas, Kuvvetli bir îmanla, riyâsız tam bir ihlâs. Eğer bir Müslümanda, bu şeyler mevcut ise, Mühim değil giydiği, ayakkabı elbise.) Bir gün de buyurdu ki; (Allah dostu kimseler, Her zaman ve her yerde, Allah''a şükrederler. Nitekim biri gelmiş, bir velinin yanına, (Nasılsın?) dediğinde, (İyiyim) demiş ona. Adam demiş; (Her kime, sorsam ben bunu şayet, Herbiri bir derdinden, eder hemen şikayet. Herkesi bezdirmişken, türlü derdi, mihneti, Siz şükrediyorsunuz, nedir bunun hikmeti?) Buyurmuş ki; (Kardeşim, şükür elhamdülillah, Her türlü nimetleri, bahşetti bize Allah. Biz dünyada rahatlık, aramayız ki zaten, Dünya mihnet yeridir, rahat olmaz esasen. Mihneti, kendimize, zevk ettik biz bir defa, Asla beklemiyoruz, dünyada zevk-ü sefâ. Gelse de müslümana, sıkıntı, dert ve mihnet, Hiç şikâyet etmeyip, bilir onu bir ni''met.) Adam bunu dinleyip, duygulanmış bir hayli, Ve sormuş merak ile, o zâta şu suali: (Peki niçin huzursuz, şimdi inanmayanlar? Halbuki dünyalıkta, ilerde bizden onlar.) Buyurmuş; (Elbet olmaz, huzur ve dirlikleri, Çünki "almak" üstüne, kurulmuştur dinleri. Bizde ise bilâkis, "vermek"tir esas olan, Almak değil vermeyi, düşünür her Müslüman. Onlar neş''elenirler, bir şey elde edince, Biz ise seviniriz, başkasına verince. Onlar elde etmeyi, düşünürler dâima, Başkasına vermeyi, düşünürüz biz ama. Müslüman almaktansa, vermeyi kârlı bilir, Çünkü bizde verenler, kazanır sevap ecir. "Veren el, alan elden, üstündür" dînimizde, Alan hakîr, verense, aziz olur hep bizde. Hatta bizim verecek, olmasa bir şeyimiz, Hiç olmazsa tebessüm, güler yüz gösteririz. Alışık olduğundan, Müslüman hep vermeye, Ölürken rûhunu da, kolay verir meleğe. Halbuki hep almağa, alışmışsa bir kişi, Elinden bir şey çıksa, üzülür yanar içi. Nitekim ömrü bitip eceli geldiği an, Onun rûhu ve canı, zor çıkar vücudundan.)
ÖNE ÇIKANLAR