Dünya fanidir!.. Bu zât buyuruyor ki; (Helekel müsevvifûn) "Yarın yok, bugün vardır", mânâsı budur bunun. Hadîs-i şeriftir ki, O Server buyurmuştur, Yâni, "yarın yaparım" diyen helâk olmuştur. Yarın sana sorulur, hesabı her işinin, "Sen bunu yaptın ama, ne maksatla, ne için?" Eğer güzel bir cevap veremezsen sen buna, Bir paçavra misali, çarpılır suratına. Bu dünya lezzetleri, insanı aldatıyor, Halbuki Allah ona "Metâ-ül gurûr" diyor. Tencereyi tutmaya yarıyan bez vardır ya, İşte, "Metâ-ül gurûr" geliyor bu mânâya. Büyükler buyurur ki; (Bir kimse yola çıksa, Götürür o seferde, ne lâzım olacaksa. Bir günlük mesafeye gidecek olsa insan, Günlük ihtiyaç kadar, götürür eşyasından. İhtiyaç olmıyacak eşyaları götürmek, Bir ahmaklık olur ki, mü''mine yakışmaz pek. "Âhiret yolcusu"yuz bu dünyada biz dahî, Varacağımız menzil, âhirettir nihâi. İşte, bu yolculukta bize lâzım olacak, Ve gittiğimiz yerde, ihtiyaç duyulacak, Şeyler neyse, onları tedarik zorundayız, Evvela bu şeyleri bilmek durumundayız. Peki, ne gibi şeyler âhirete âittir, Bu şeyler, "Güzel ahlâk" ve "Amel-i sâlih"tir. Dînin şu dört temeli, namaz, oruç, hac, zekât, Ve Allah rızâsına muvafık her icrâat. "Amel-i Sâlih"tir ki, yapılırsa ihlâsla, Âhirete gidince, sıkıntı olmaz aslâ. Bunların haricinde şeylerle meşgul olmak, Bir ahmaklık olur ki, beğenmez cenab-ı Hak.) Bir gün de buyurdu ki, (Âhirette azabtan, Kurtulabilmek için, iki şey vardır el''ân. Biri, Hak teâlânın her emrine sarılmak, Diğeri, her haram ve günahlardan sakınmak. İkincisi, ilkinden mühimdir ki pek fazla, Verâ ve takvâ denir, haramdan sakınmağa. Bir gün Resûlullah''a dediler ki, "Filân zât, Gece gündüz uğraşıp yapıyor fazla tâat." Buyurdu ki, "Hiçbir şey, verâ gibi olamaz." Günahtan kaçınmaktır buyurdu yâni esas. İnsanların melekten üstün olabilmesi, Verâ sayesindedir, çok yükselebilmesi. Melekler de pek fazla ibadet ediyorlar, Halbuki hiç terakkî edemiyorlar onlar. O halde haramlardan kaçınmak pek evlâdır, Bu dinde en kıymetli, en üstün şey, "Takvâ"dır.

