Harama uzanmayın! Bir gün bu büyük zâtın, biri geldi yanına, "Çok zenginim" deyince, nasihat etti ona. Buyurdu ki; (Zenginlik, hiç mühim değil elbet, Zîra bu, saâdete, değil kâfi bir senet. Mühim olan parayı nereden kazandınız? Ve onu, nerelere ve nasıl harcadınız? Helâlden kazanmayan, doksan bin hacca gitse, Sonunda Cehenneme düşebilir o kimse. Ve kılsa da o kişi, binlerce rek''at namaz, Yine de Cehennemden kendini kurtaramaz. Zîra eğer haramla beslenirse bir beden, Hiç sevap kazanamaz yaptığı ibadetten. Farz borcu ödense de, verilmez aslâ sevap, Hattâ tövbe etmezse çekebilir çok azap. Haram ile beslenen vücudu ateş yakar, Aklı olan, harama eder mi hiç itibar? Bir gün de genç birine, buyurdu ki; (Evlâdım, Seni, bu din yolundan ayırmasın Allah''ım. "Dünya" ile "Âhiret", birbirinin tam tersi, Birini razı etsen, gücenir ötekisi. Ey oğlum, sana pek çok lütfedip Hak teâlâ, Şereflendirmiş idi, tövbe ve istiğfarla. Ve sonra cenab-ı Hak lütfedip pek çok yine, Kavuşturmuştu seni, bir velî sohbetine. Şimdi bilmiyorum ki, nefis ile şeytanın, Din bilgisi olmayan kötü arkadaşların, Arasında o temiz halde kalabildin mi? Bu üç güçlü düşmana karşı durabildin mi? Gençlik var ve para bol, arkadaşlar uygunsuz, Nefsin her arzusunu, yapmak kolay ve ucuz. Ey oğlum, benim sana diyeceğim tek şudur, Körpeciksin, yolun da be gayet korkuludur. Öyleyse mubahlara fazla eğilmemeli, Az kullanırken dahî, iyi niyet etmeli. Meselâ bir şey yerken, yiyip kuvvetlenmeğe, Allah''a daha fazla ibadet eylemeğe. Giyerken, örtünmeyi niyet eylemelidir, Gösterişi hatırdan hiç geçirmemelidir. Her bir mubah için de, ders çalışırken hattâ, Böyle iyi niyetler yapılmalı mutlaka. Mubahları, zaruret kadar kullanmalıdır, Haram ve günahlara hiç uzanmamalıdır. Zîra cenab-ı Allah, acıyarak kullara, Mubahla zevklenmeğe izin verdi onlara. Helâl olan sayısız zevkleri bırakmak, Onun haram kıldığı bir iki zevke sapmak, Hakk''a karşı ne kadar büyük edebsizliktir, Ne derece bir inat, ne terbiyesizliktir.

