Resûlullah efendimize "sallallahü aleyhi ve sellem" Allahü teâlâdan Medîne-i münevvereye hicret emri geldi. Cenâb-ı Hak tarafından yine emredildi ki: "Fahr-i kâinâtın yatağına Alî girsin!.."
Mekke-i Mükerremede kalıp, gerek saâdethânelerinin işleri olsun, gerek kendileri ile alâkalı emânetleri sâhiplerine ulaştırmak olsun ve gerekse Mekke-i mükerremede kalan Sahâbîyi gözetmek olsun, cümle hizmetleri, Resûlullah efendimiz, Hazret-i Alî'ye havale ettiler...
O gece müşrikler Sultân-ı kâinâtı öldürmek için evinin etrâfını kuşatmışlar idi. Allahü teâlâ kendi lütfundan bütün kâfirlere uyku verdi. İblis (şeytân) de onlarla berâber idi. O da uyudu. Peygamber efendimiz, hazret-i Ebû Bekr "radıyallahü anh" ile çıkıp, saâdet ile yürüyüverdiler. Allahü teâlâ, azamet-i kibriyâsı ile, hazret-i Mikâîl'e ve hazret-i İsrâfîl'e buyurdu ki:
"Siz çabucak Alî'nin yanına yetişin!"
Bu iki melek göz açıp kapayıncaya kadar gittiler ve hazret-i Mikâîl hazret-i Alî'nin başı ucunda, hazret-i İsrâfîl de ayak ucunda durup duâ ettiler...
Bir zamândan sonra şeytân uykudan uyanıp, yüksek sesle şöyle bağırdı:
-Vaay! Muhammed kaçtı!
Melun şeytan, insan sûretinde kâfirlere görünürdü. Ona dediler ki:
-Muhammed'in kaçtığını nereden bildin?
-Ben uyku nedir bilmezdim. Ancak bu gece uyudum. Muhammed bana sihir yapıp uyuttu, dedi...
Bu sözleri duyan müşrikler hemen içeri daldılar! Bir de ne görsünler! Hazret-i Alî Resûl-i ekremin döşeğinde yatıyor! Hemen "Muhammed nerede?" diye sordular. O da "bilmiyorum" diye cevap verdi. Öfkeyle dışarı çıkıp aradılar! Elbette bulamadılar. Çünkü Resûlullah efendimiz, o gece Yâsin sûresinin ilk sekiz âyetini okuyup kâfirlerin üzerine bir avuç toprak saçarak evinden çıkmış ve kendisini görememişlerdi...
Hazret-i Alî ise bu kahramanlığı ve cesaretinden dolayı "Kerrâr" "Esedullah-il gâlib" lâkablarıyla anılmıştır.
Ertesi gün Kâbe-i şerîfe giden Hazret-i Alî, halka şöyle seslendi:
-Resûlullahta her kimin emâneti var ise gelip benden alsın!
Bu çağrıdan sonra, emâneti olanlar gelip, aldılar... Hazret-i Alî, bu hadiseden kısa bir süre sonra Resûlullah efendimizin eşyalarını da alarak Medine-i münevvereye tek başına hicret etti...