Halifeye gelin olan kız...

Hazret-i Ömer, aynı zamanda Resulullah efendimizin kayınpederidir. Hafsa validemiz onun kızıdır. Hayatta iken Cennet ile müjdelenmiş on kişiden ikincisi olan bu mübarek zat, Hazret-i Ebu Bekir'den sonra Eshab-ı kiramın en büyüğüdür. Resulullahın da ikinci halifesidir...

Hazret-i Ömer'in halifeliği dönemiydi... Bir gece bir ticaret kervanı gelip, Medîne'nin dışında konakladı. Yorgunluktan hemen uyudular. Halîfe, şehri dolaşırken bunları gördü. Abdurrahman bin Avf'ın evine gelip dedi ki:

- Kervandakilerin hepsi de gayrimüslim olan bir kafile geldi. Müslüman olmayan teb'amızdan bazılarının bunları soymasından korkuyorum. Birlikte bunları koruyalım...

Abdurrahman bin Avf da kabul etti. Sabaha kadar onlara bekçilik edip, namaz için mescide gittiler... Kervandakilerden bir genç uyumamıştı. Peşlerinden gitti. Soruşturup, kendilerine bekçilik eden şahsın halîfe Ömer olduğunu öğrendi ve çok duygulandı. Gelip arkadaşlarına anlattı. Roma ve İran ordularını perişan eden, yüzlerce şehir almış olan, adâleti ile meşhur yüce halîfenin, insanlara olan bu merhamet ve şefkatini görerek, İslâmiyetin hak din olduğunu anladılar. Hepsi seve seve Müslüman oldu...

***

Hazret-i Ömer, yine başka bir gece asayiş için Medine sokaklarında dolaşıyordu. Gecenin karanlığında önünden geçmekte olduğu bir evden sesler işitti. Bir anne kızına şöyle diyordu;

-Kızım, yarın satacağımız süte biraz su karıştırıver!

-Ah anne ah!.. Halife süte su karıştırdığımızı duysa halimiz nice olur?

-Kızım, gecenin bu saatinde Halifenin nereden haberi olacak, o şimdi yatağında uyuyordur.

-Bak anne! Halife uyuyordur, haberi olmaz diyorsun! Peki, her şeyi bilen Allahü teâlâ bizi görmüyor mu zannediyorsun?.. 

Hazret-i Ömer, bu kızın güzel ahlakına hayran kaldı. Bu durumu eve gelince hanımına da anlattı. Sonra da, o kızı oğlu Asım ile evlendirdi. Asım'ın bu kadından bir kızı oldu. Bu kız da; kendisine "İkinci Ömer" lakabı verilen Emevî Halifelerinden Ömer bin Abdülaziz'in annesi oldu!..