> akin.goksu@tg.com.tr ------ Beşiktaş'ta Gordon Milne ve Tigana'nın göreve getirilmeleri bir rastlantı mı? Yoksa bir düşünce ve program işi mi? Son birbuçuk yıl içinde Matthausse, Del Bosque ve Rıza Çalımbay fikirleri ve uygulamalarında hiçbir gerekçe gösterilmeden ve program oluşturulmadan sadece vaatler ve popilist yaklaşımlardan başka bir eylem geliştirilmedi. Biz "Büyük takımız" veya "Özümüze döndük" gibi programsız ve yüzeysel söylemlerin içinde Beşiktaş bugünkü durumuna düştü... Ligin neredeyse yarısı tamamlanıyor. Bu şartlarda Tigana'nın yapabileceği pek birşey yok. Eğer Tigana gelecek yıllar için bir program açıklasaydı, ciddi çalışmalar yapacağını belirtir işaretler verseydi tamam Beşiktaş'ta güzel gelişmeler oluyor denirdi. Göremiyoruz bunları... Zaten önceki gün yaptığı açıklamalarda "Uzun zaman yok, özgüvenlerini kaybetmiş futbolcuları yeniden motive etmeliyiz" açıklamaları da programsızlığı belli ediyor. Yani kısa süre içinde futbolculara moral depolanacak gelip geçici tedbirler alınacak ve lige devam edilecek. Hani maya tutarsa yani... Tabi ki, Beşiktaş büyük bir takım. Elbette profesyonel bir ekip böyle kulüplerde hedef üç-beş yıl sonra gösterilemez. Ne var ki, süreç içinde belli bir düzeyde giden takımda zincirlerin halkası kopup giderse, yeniden yapılanma kaçınılmaz olarak gündeme gelir. Son yıllarda Beşiktaş'ta zincirin halkaları pek çok yerden koptu. Düşüş üzerine düşüşler yaşandı. Onun için yeniden yapılanmak gibi ciddi programlara ihtiyacı var Beşiktaş'ın... Bu sebeple Tigana'nın bakış açıları da beni umutsuzluğa düşürüyor. Gordon Milne'in Tigana ile aynı dönemde gelmesi, bir rastlantı mı dedik ve aklımıza takıldı. Gordon Milne Beşiktaş'ı üst üste üç defa şampiyon yapmış bir teknik adam. Onun mantalitesinde eldekilerle ve imkanlarla yetinmek gibi bir yapı var. Gordon gerçekten Beşiktaş'ı havalara uçurdu döneminde... Onun zamanında Türkiye'de futbol bugünkü kadar pahalı değildi. Şimdi belki futbolcuların kaliteleri pek yükselmedi ama özellikle yabancılardaki kalite ve yüksek ücretler yerlilere de taşındı. Gordon Milne mütevazî düşünce sahiplerinin doğal olarak günümüz takımlarının başında yeralması düşünülemez. Bu tamam. Bunun yanında başka birşey de tamam. Milne'in dar şartlarda başarı üretmesi de tamam... Beşiktaş'ta şimdi Gordon ve Tigana ikilisinin akılcı çalışmalarına kalıyor. Eğer gelip geçici düzenlemelerde Tigana bir ölçüde başarılı olursa ve eğer Gordon zincirin kopmuş halkaları arasında birleştirici rolünü iyi oynarsa gelecek için birşeyler beklenebilir Beşiktaş'ta. Tigana'yı bilmem ama Gordon kendine düşeni mutlaka yapar. Umarım bunların meyvalarını yakında görürürüz. ------ Yerli mi yabancı mı? F.Bahçe'nin Schalke maçı öncesi... Arena Stadı'nda Nihat Özdemir soruları cevaplıyor. Özetle Türkiye'de yabancı oynatmanın genişletilmesini istiyor. Temel tartışma şu. Yabancı gelince, yerliler nerede nasıl oynayacak? Bu Türk futbolunu yok eder... Karşıt görüş ise, yerliler yabancılarla rekabete girip kısa sürede kendilerini geliştirir. Türk futbolu yükselir. Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar gibi bir konu... Benim bildiğim şu. Kaliteli yabancı gelirse tamam, sıradanı ise bir işi yaramaz. Zarar verir. Şimdi kaliteli getirebilecek misiniz? Yani şimdiki bütçeniz buna elverişli mi? Yoksa Aziz Yıldırım'ın 2010 hedefindeki bütçeler bugünlerde oluştu mu? Kesinlikle kalitesizlerin zararı büyük. Parası büyümeden futbolcuya yönelmek çılgınlık olur. Yıllardır yaşadığımız gibi onlarca kalitesiz yabancı seyredip bizimkilere kök söktürürüz o kadar...