Fazla kilolarım yüzünden, arkadaşımın tavsiye ettiği diyetisyene gitmeye başlamıştım.
Evime yakın bir klinikti.
*****
Daha ilk haftanın sonunda kadının bu işin erbabı olduğunu gördüm.
Çünkü ben, çıplak ayakla çıktığım bilgisayara bağlı hassas teraziden inerken, diyetisyen hanım:
- Tebrik ederim Vedat Bey, dedi, dört kilo vermişsiniz.
Diyetisyen, bilgisayarında gelecek haftanın yemek listesini hazırlarken, ben de onun masasının önündeki koltukta, çoraplarımı ve ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum.
Diyetisyenin solundaki koltuktaydım. Masa üzerinde, benim görüş açıma göre biraz sağa çevrilmiş bir laptop ekranı vardı.
Ekrandaki görüntüde bir adam masasında oturmuş, bilgisayarıyla meşguldü.
Diyetisyen bana önümüzdeki haftanın listesiyle ilgili bilgiler verirken, benim gözüm arada bir o laptop ekranına kayıyordu.
Dizi desen benzemiyor, film desen hareket yok.
*****
Arada bir kadın çay getirdi görüntüdeki adama.
Başka da bir şey olduğu yok.
Diyetisyen hanım o ekranın dikkatimi çektiğini görünce, önce parmağını uzatıp görüntünün sesini kapattı, sonra izah etti:
- Nişanlım.
- Nasıl? Canlı yayın mı bu?
Kadın mutlulukla gülümsedi:
- Evet. Zaruri ihtiyaçlar dışında hep birbirimizin gözü önündeyiz.
- İlginç… Ne iş yapıyor kocanız, ay, nişanlınız?
- Bir bankanın Üsküdar Fıstıkağacı Şubesinde müdür. Şube müdürü.
- Yakın mı düğün?
Yine gülümsedi kadın, sağındaki ekrana bakarak:
- Kısmet, dedi.
*****
- Neyse, konumuza dönersek, dedi diyetisyen, geçen hafta dengeli bir azalma olmuş. Hem yağdan hem kastan… Bu hafta hedefimiz iki kilo…
Benim gözüm yine o ekrana kaydı.
Diyetisyen laptop’a baktığımı görünce, o da kafasını nişanlısına çevirdi.
Tam o anda beyaz gömlekli, bej etekli, renkli fularlı ve küt saçlı güzel bir kadın görüntüdeki odaya girdi, adamın oturduğu koltuğun arkasına geçti, kollarını şube müdürünün boynuna doladı ve sağ yanağını öptü.
Adam telaşla kameraya baktı ve ekran karardı.
Ben şaşkınlıktan açılan ağzımı kapatıp yutkundum. Diyetisyene bakamadım.
İhanet ete kemiğe bürünmüş olarak, bulunduğumuz odaya girmişti sanki.
Hızlıca “İyi günler” deyip, diyet listesini almadan odadan çıkarken dönüp diyetisyene baktım.
Kafasını masaya koymuş, sol başparmağını kaldırmıştı, “güle güle” yerine…

