Giresun modelini örnek al yeşil lezzetler etkinliğini Karadeniz’e yay

A -
A +

Oldu bu iş… Giresun Yeşil Lezzetler Gastronomi Festivali tuttu. Rize de bu konuda önemli bir adım attı. Şimdi sırada Ordu ve Trabzon, belki de Artvin var. Belki eş zamanlı olarak, belki birbirine takip ederek Ordu, Giresun ve Rize’de Yeşil Lezzetler Festivalleri yapılabilir ve 15, hatta 20 gün boyunca dünyanın vejetaryenleri bölgede misafir edilebilir...

 

Büyük bir turizm hamlesi başlatılabilir. Giresun modeli bu konuda önemli bir örnek olabilir.

 

Hadi bakalım, Karadeniz’in hızlı insanları tıpkı horondaki gibi birlikte iş yapmayı başarabilecekler mi, lezzet festivallerini birleştirebilecekler mi?

 

Eğer olursa tadından yenmez… Dünya en lezzetli ot yemekleri ile bu etkinliklerde buluşur.

 

Kırmızı çizgimiz olan karalahana ile ilgili ne güzel çorbalar yapılmıştı Giresun’da… Ayrıca ısırgan otunun zirveye çıktığı yemekleri tatmak mümkün oldu.

 

Belki Giresun’a birlikte gittiğimiz gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Yücel Koç’un memleketi Tokat’ı da dâhil ederler bu önemli buluşmaya…

 

Sonuçta birlikten güç doğar… Büyük bir gastronomi buluşması… Ana fikri otlar olan… Yeşil lezzetleri gündemine alan büyük bir gastronomi buluşması…

 

Olmaz mı? Neden olmasın…  Turizm Platformu Başkanı Şevket Alaeddinoğlu’ndan ve tüm Giresunlulardan izin alarak onların kurdukları modeli örnek alarak…

 

 

Talip Bayram ve Şevket Alaeddinoğlu
Talip Bayram ve Şevket Alaeddinoğlu (Soldan sağa)

 

 

Yani valilik, ticaret ve sanayi odaları ile borsaları, belediyeler, sivil toplum örgütleri ve yörenin markaları…

 

Mesela Rize’de Nalia Karadeniz Mutfağı Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Tarakçı etkinliğe önderlik yapmıştı. Çok da iyi yapmıştı.

 

Giresun’da Şevket Alaeddinoğlu’nun kurduğu Doğal Dükkân ve yeniden küllerinden doğan Yetimoğlu Restaurant’ın kurucusu Ergin Kılıçaslan’ın ev sahiplikleri muhteşemdi… Yerel ürünlerin lezzetlerini çok iyi yansıtmışlardı.

 

Bunu ben söylemiyorum… Talip Bayram, Asuman Kerkez, Zeynep Kakınç, Vedat Başaran, Doğa Çitçi, Rıdvan Turşak ve Harun Raşit Dönmez gibi konuyu en iyi bilen isimler söylüyor.

 

Böyle bir etkinliğe Ordu’da bir dünya markası olma hedefi ile yola çıkan Nelipide’nin Kurucusu Tamer Aktaş da dâhil olur.

 

Bütün mesele bu büyük buluşmanın bir önderinin olmasında… Bir birleştiricisi, bir koordinatörü… Adına ne derseniz deyin. Karadeniz birlikte bir yeşil lezzetler atağa başlatmalı. Bütün dünya da bunu bilmeli.

 

Herkes bu etkinlikler boyunca Karadeniz’e gelmek için yarışmalı. Hangi iller nasıl dâhil edilir. Sistem nasıl kurgulanır onu bilmem…

 

Ama bildiğim, yıllar önce “Beni Hafife Alma” başlığı ile ortaya konan proje ile bu işe önderlik yapılabilir. Ya da başka bir şekilde.

 

Karadeniz’i kimse hafife almasın… En etkili yeşil lezzet etkinliği ile gastronomide devrim yapılabilir. Turizmde sınıf atlayabilir. Bunun için un, şeker var, iş helva yapmaya kalmış durumda.

 

 

Bu model tutar

 

 

Peki model almayı önerdiğimiz Giresun’da neler oldu… Biraz önce ifade ettiğim gibi önemli bir birliktelik sağlanmıştı. Herkes her işe koşuyordu.

 

Giresun Üniversitesi Gastronomi bölümü ile sahadaydı. Kadın kooperatifleri herkes tarafından bilinen pancar çorbası, pancar dolması, mısır ekmeği, kiraz tuzlaması, merulcan, turşu kavurması, taflan kavurması, galdirik kızartması, bezelye kızartması ve daha bir sürü yerel lezzeti görücüye çıkarmışlardı.

 

 

Siz fındık yaprağı sarması yediniz mi?

 

 

Bir de Giresun’da inovasyon vardı. Giresun Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi Bölümü ısırgan otlu baklava ve glütensiz fındık unlu kurabiye ile yeniliğe önderlik yapmıştı. Ama fındığın mutfağa etkisi ile ilgili toplantıda inovasyonda zirve yaşandı.

 

Cüneyt Asan, Faruk Şüyün, Özer Akbaşlı, Aydın Demir gibi lezzetin ustalarının yer aldığı yönettiğim panelde sevgili Talip Bayram bir yerel üretici olan Demet Öztürk’ün fındık yaprağı dolmasını getirdi. Herkes tattı. Demet Hanım’a tam not verdi.

 

 

Çay olmadan olmaz

 

 

Giresun’da yeşil lezzetler olur da çay olmaz mı? Zaten işin en başında çay var. Yıllar önce çok ortaklı bir kooperatif yapısı ile kurulan Amber Çay’ın hasatı ile başlamıştı bu etkinlik. Şimdi de çaya gidildi. Yüzde 65’e varan yağı ile dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyen fındığına sahip olan Giresun, üstüne kar yağan çayı ile de bir dünya markası olmanın çabası içinde.

 

 

20 ülkeye satıyoruz

 

 

Giresun Turizm Platformu Başkanı Şevket Alaeddinoğlu aynı zamanda TÜRES’in Giresun Başkanı… Türkiye’nin dört bir yanında marka hâline gelen lokantalar TÜRES üyesi… Bu nedenle Giresun etkinliğine Şevket Alaeddinoğlu’nu önderlik yapması büyük bir şans olarak görülüyor. Alaeddinoğlu konuya ilişkin şu mesajı veriyor:

 

 “Herkes yeşil lezzetler için çalıştı. Geçmişinden gelen birlik beraberlik ruhunu bugüne taşıdık. Karadeniz’de müthiş bir potansiyel var. Giresun’da bunun somut örneklerini görüyoruz. Üç yıldır etkinliğimize gelen herkes lezzet konusunda neredeyse şiir yazıyor. Biz bu ilginin en somut örneğiyiz. Ürünlerimiz büyük ilgi görüyor. İstanbul’da misafirlerimiz hiç eksik olmuyor. Dünyanın 20 ülkesine ürünlerimizi gönderiyoruz.”

 

 

KKTC ile duygusal bağımızı güçlendirelim

 

 

Türkiye’nin önde gelen iş insanları ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) çıkarması yaptık ve ekonomiyi masaya yatırdık. Aslında Ada’nın önemli şirketlerinden Capiton Construction Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hilmi Doğru ile bu Zirve’yi aylar önce kararlaştırmıştık.

 

Ama son dönemde KKTC ile ilgili İstanbul’da sürekli toplantılar yapılıyor. Hatta KKTC Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Turizm Bakanı’nın katıldığı çok önemli bir toplantı ile ilgili Ada Kıbrıs’ın tanıtımı yapıldı.

 

Bu gelişmeler üzerine biz de KKTC’de Hilmi Doğru’nun ev sahipliğinde Ada ekonomisini masaya yatırdık.

 

 

Hilmi Doğru
Hilmi Doğru (Sağ)

 

 

Toplantıya ilişkin ayrıntıları Zirve’nin düzenleyicisi İhlas Medya Grubu’nun aylık ekonomi dergisi Türkiye’de İş Dünyası’nın haziran sayısında okuyabilirsiniz.

 

Biz toplantının çok önemli mesajlar içerdiğini belirtelim. Katılımcılardan Senur Akın Biçer’in şu sözlerini çok önemsedim:

 

“Ekonomi Zirvesi için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeydik. Türkiye ve KKTC arasındaki ekonomik bağların daha da güçlendirilmesi, yeni iş birliklerinin oluşturulması ve karşılıklı yatırım imkânlarının geliştirilmesi gibi konuların masaya yatırıldığı zirve, bu güzel ülkeyi yakından tanıma fırsatı da sağladı. Ekonomik olarak verimli geçen bu toplantı duygusal olarak da bizleri etkiledi.”

 

Evet KKTC’ye gidip de duygusal olarak etkilenmeyen yok gibi. O hâlde duygusal bağlarla bağlandığımız bu ülkeyi daha yakından izleyelim.

 

Mesela Başbakan Yardımcısı Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun şu sözüne kulak verelim:

 

-Eğer tatilde bir adaya gidecekseniz kendi adanıza gelin…

 

 

 

 

 

Celal Toprak'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.