Türkiye’nin neresine gitseniz yeşil Rize fırını ile karşılaşırsınız.
Hangi şehre uğrasanız en lezzetli pastane Rizeli bir ailenin ellerinde yükselir.
Hayvancılık yapılacak geniş meralar yoktur Rize’de ama en lezzetli kavurma oradan gelir. Hüsrev’den Fasuli’ye en gerçek kuru fasulye Rizeli markalar tarafından yapılır.
En becerikli arılar Rize’de en lezzetli balı yapar. Üzerine kar yağan tek çay Rize’de üretilir. Bu listeyi “karalahana çorbası bizim kırmızı çizgimiz” diyerek dünyaya meydan okuyan Süleyman Tarakçı daha da genişletebilir.
Çünkü Süleyman Tarakçı kendi markası Nalia Karadeniz Mutfağı’nın bütün güzelliklerini yansıtır. O Süleyman Tarakçı iki yıldır Rize’de çok önemli bir gastronomi etkinliği yapıyor.
Bir kısmını aktarmaya çalıştığımız Rize’nin lezzetlerini Türkiye’ye, hatta dünyaya anlatmaya çalışıyor.
İlçe ilçe bütün Rize’nin aktif katılımını sağlıyor, konuyla ilgili uzmanları kentte bir araya getiriyor.
Bu yıl bu çalışmaya heyecan verici bir kalkınma projesi de eklendi. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi iş birliğinde yürütülen mersin balığı projesi bütün Asya’nın sofralarına kulaç atmak üzere…
Kısaca anlatalım… Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin yıllar önce başlattığı proje ile nesli tükenmekte olan mersin balığı yeniden hayata kazandırıldı. 50 yıl önce Rize’den tüm dünyaya ihraç edilen bu değerli tür, artık yeniden canlanıyor. Şu anda 14 yaşına ulaşan ilk yavrular, girişimcilerin desteğini bekliyor.
Etinden, havyarından, derisinde faydalanılan mersin balığı bu yıl yapılan gastronomi etkinliğinin ana konusu olarak lanse edildi.
Çayın başkenti Rize, mersin balığı ile yeni bir ilke imza atmaya hazırlanıyor.
Mersin balığı ile gastronomide hedef büyüten Rize’nin Belediye Başkanı Rahmi Metin olayı daha üst bir boyuta taşıyarak şu bilgileri verdi:
“Rize’de Orta Doğu’nun en büyük limanı yapılıyor. Su ürünleri üreticiliği son yıllarda büyük bir ivme kazandı, yatırımlar giderek artıyor. Hedefimiz, Türkiye’nin 1936’daki 2. Sanayi Planı’nda yer alan mersin balığı üretim ve ihracatını artırmak… Türk somonunda ve hamside olduğu gibi mersin balığı dolayısıyla havyarda da Türk markasını güçlendirmektir.”
Mersin balığı projesinin başrolünde yer alan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Zeki Kurtoğlu konuyla ilgili çok uzun süredir çalıştıklarını söyledi ve ekledi:
“Üretimine başladığımız balıklarımız artık 14 yaşında. Sibirya ve Karaca mersin balığı olmak üzere iki farklı tür yetiştiriyoruz, yavrular ürettik. Amacımız, bölgemize ekonomik getirisi yüksek bir tür kazandırmak. Artık bu projenin ticarileşmesi gerekiyor. Girişimcilerin dikkatine sunuyoruz.”
Geçtiğimiz hafta Evcil Hayvan Endüstrisi Selçuk Çetin tarafından düzenlenen PETZOO Eurasia Fuarı’da buluştu.
Bu nedenle endüstri gündeme geldi ve şu bilgiler ortaya konuldu.
* Bu sektör küresel ölçekte 280 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı.
* Sayısı 10 milyonu aşan evcil hayvan sektörü Türkiye’de 2 milyar dolara yaklaşan pazar oluşturdu.
* Sektör artık sadece mama ve yem ürünleriyle sınırlı kalmıyor; aksesuarlar, oyuncaklar, bakım ürünleri, sağlık hizmetleri, sigorta çözümleri ve hatta lüks otel hizmetleri ile devasa bir endüstriye dönüşmüş durumda.
* ABD, Avrupa ve Asya pazarlarında evcil hayvan sahipliğindeki inanılmaz yükseliş, Türkiye’nin dış satımına büyük katkı sağlıyor ve sektörün ihracatının 1,5 ila 2 milyar dolara ulaştığı ifade ediliyor.
Tekrarlayalım bu gelişmede en önemli katkıyı sağlayan isimlerin başında Selçuk Çetin geliyor.
Bunu sektörün en başarılı isimlerinden Turgay Ömür de ifade ediyor. Turgay Ömür bu noktaya gelen bir sektörün ihracatçı birliklerinde konulacak bir yerinin olmamasını da eleştiriyor ve şunu ifade ediyor:
“Burada Nace kodu meselesi var. Mesela biz bentonitten kedi kumu yapıyoruz diye madende yer alıyoruz. Kedi ve köpeklere tekstil ürünü yapanlar da tekstilden yazılıyor. Tasma deriden yapılıyor o birliğe gidiyor. Dolayısıyla yeterli sayısal verimiz olmuyor. Yeterli teşviki alamıyoruz. Mesela şimdi Mısır’da fuara gideceğiz, destek konusunda endişelerimiz var. TİM bu konuyu gündemine almalı. Tabii ki 5 sene önce böyle büyük bir ihracat kapasitemiz yoktu. Ama artık oldu. Dünyada en hızlı büyüyen üçüncü sektörden bahsediyoruz. İlgi göstermeliyiz. Avrupa'daki fuara 2010 yılında 3 firma katıldık. Şimdi 100’e yakın firma ile gidiyoruz.”
Yaptığı fuarla sektörün yeni ufuklara yelken açmasını sağlayan Selçuk Çetin şöyle diyor:
“Önümüzde genç bir nüfus, üretken fikirler ve güçlü devlet destekleri var. Bu sektör artık korkulan değil, inovatif fikirlerle hızla büyüyen bir alan. Bu sektöre yatırım yapmanın zamanı. Dünyada hacmi en yüksek beşinci perakende sektör evcil hayvan ürünleri sektörü olarak geçiyor. Bunun uzun vadede dördüncülüğe çıkacağını varsayıyoruz. Yeni yatırımlar, teşvikler ve desteklerle sektörün bazı alanlarında dünyanın neredeyse 100’den fazla ülkesine ihracat yapar duruma geldik. Özellikle kedi kumu ve mama tesislerimiz dünyaya farklı markalarla ihracat yapıyor.”
Bu arada sektörü yurt dışına taşımak için kolları sıvayan Selçuk Çetin bu konuda şu bilgiyi verdi:
“Uzun yıllardır bazı bölgelerde fizibilite çalışmaları yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl Petzoo kalitesinde bir fuarı Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlemeye karar verdik. Afrika bu anlamda gelişen bir kıta. Mısır da konumu ve ekonomik yapısı itibarıyla fuar organizasyonu için ideal. Ticaret -deyim yerindeyse- kıta için buradan başlıyor. 21-23 Kasım 2025 tarihleri arasında Kahire Uluslararası Fuar Merkezi’nde düzenlenecek bir etkinliğe imza atacağız.”
Celal Toprak'ın önceki yazıları...