Trabzon 2000'deki G.Saray gibi

A -
A +

Trabzonspor'a nazar değmesin. Tam bir birlik ve inanç içinde yoluna devam ediyor. Ben bu Trabzonspor'u, 2000 yılılında Avrupa'nın iki büyük kupasını kazanan G.Saray'a benzetiyorum. O zamanın G.Saray'ı, yönetimi, futbolcusu, teknik adamıyla kenetlendi ve o muhteşem başırıyı Türkiye'ye armağan etti. Şimdi Trabzonspor aynı yolda. Trabzonspor'un, G.Saray'dan fazlası da var. Koskoca bir kent onları destekliyor. G.Saray'ın böyle bir şansı yoktu. Hatta zaman zaman G.Saray bu yolda kösteklenmek bile istendi. Trabzonspor için şampiyonluk yolunda en büyük engel yine kendileridir. Uzun yıllar sonra Trabzonspor'un kendi bünyesinden yetiştirdiği Şenol Güneş tarafından şampiyon yapılması gerçekten mükemmel olacak. Devre arasında takımın sol tarafına ve ileriye yapılacak nokta iki transferle bu Trabzonspor yalnız Türkiye'de değil, Avrupa'da bile tutulmaz olur. Nedir bu kan davası? Beşiktaş-Bursa arasındaki bu kan davasına (!) anlam vermek zor. Ama işin en acı tarafı da kimse, sanki bu kanı durdurmak istemiyor. Bazen düşünüyorum, her şeyin rantı olur da "kanın" rantı olur mu? Acaba bunun üstesinden neden gelinmek istenmez? Bu iki grubun biraraya gelmesiyle böyle vahim durumun ortaya çıkacağını herkes ismi gibi bildiği halde, neden önüne geçilmedi? Gençler birbirlerini vuruyor, hem de bir hiç uğruna. Yazık çok yazık. Bu olayların kökeni 8 yıl öncesine dayanıyor. Beşiktaş, bir maçta yeniliyor ve ne olduysa bundan sonra oluyor. Bursasporlu taraftarların bu maçta Beşiktaş'ın bilerek yenildiği ve kendilerini haksız yere kümeye düşürüldüğü şeklindeydi. Bursasapor, bu hınç ve kinini o yıllardan bugünlere taşıdı. Oysa ondan sonra bu tür maçlar o kadar çok oynandı ki, hâlâ üzerinde konuşulanlar bile var. Geçen yıl, F.Bahçe, Eskişehir, Kasımpaşa ve A.Gücü maçlarından sonra bu üç takımın kalecilerine ne yakıştırmalar yapıldı. O zaman bu kaleciler çoktan asılmalıydı! Türkiye liglerinde, hatta amatör kümede bile öyle şaibeli maçlar oynanıyor ki; artık bu tür şeyler kanıksandığı için üzerinde bile durulmuyor. Şampiyonluklar her zaman kazanılır ama giden canlar geri gelmez. Beşiktaş ve Bursasapor'un aklı selim taraftarları bence biraraya gelip bunu kendi aralarında çözmeli. İki güzide kulübün taraftarları bir şu andaki durumlarına, bir de 8 yıl öncesine baksınlar. Geri gidenin hep kendileri olduğunu görecekler. Hiddink'in uğuru Milli Takım Teknik Direktörü Hiddink, yediği zılgıttan sonra neredeyse statlarda yatıp kalkacak. Maçları izlemediği için eleştirilen Hollandalı hocanın, artık ilk işi özellikle üç büyüklerin maçlarını izlemek. Eee yılda 6 milyon euro kazanıyorsan, bunun bir bedeli olmalı. Türkiye'de birçok insan, bu paraya aklınıza gelebilecek bedelleri ödemeye çoktan hazırdır. Fatih Terim ve Şenol Güneş'e ne kadar haksızlık yapmışız. Terim'in, aldığı 300 bin lira için Meclis'e önerge bile verdik. Adam hamuduyla götürüyor ama kimseden ses çıkmıyor; üstelik Milli Takım'ın durumu da ortada. Gelelim yine Hiddink'in maç takibine. Hollandalı teknik adam, geçtiğimiz hafta, G.Saray, Beşiktaş ve F.Bahçe'nin maçlarını izledi. Öyle tahmin ediyorum ki, deneyimli hoca en çok, Servet, Hakan ve yedek oyuna giren İsmail ve Semih'i beğenmiştir. Bu kanıya varmamın nedeni, bir önceki maç kadrolarını göz önüne getirmemden. Hatırlayınız; Hiddink ne kadar sakat, oynamayan futbolcu varsa Milli Takım'a almıştı. Şimdi de ilk oynayacağımız milli maç için erkenden harekete geçti ve oynamayan, sakat ne kadar futbolcuları varsa tespit ediyor. Hiddink'in uğuru, "oynamayan ve sakat" futbolcular olsa gerek..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.