Rivayetler muhtelif, ama en kuvvetli rivayete göre, F.Bahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda kara bulutlar eksik olmasın, goller hep Fener kalesine girsin diye büyü yapılmışmış... Hakikaten de o tarihten sonra Fener'in ışığı sönmüş, kalesine goller sıralanmaya başlamışmış... Ve F.Bahçeli idareciler de bunun büyüden olduğuna inanmışlarmış... Sonra da kontratağa geçerek karşı büyü yaptırmışlarmış. Ama, büyücünün parasını vermeyince olanlar olmuşmuş, Fener düşmanları, gayet normal olan büyü işini mesele yapmışmış. Hikayenin, medyanın hadiseden haberdar oluşuna kadarki kısmı, mış... mış... diye anlatılıyor. Ama, bozma büyüsünü yapan büyücünün beyanının medyaya yansımasından sonraki bölümü, üç oyuna bir bilet misali, bütün Türkiye'nin gözleri önünde cereyan etti. Nice nice yazarlar futbol ve büyü hakkında kalem oynattı. Yahu futbol ve büyü tam koyun koyunaymış da bizim haberimiz yokmuş. Hemen hemen bütün takımlar büyü yaptırıyormuş. Özellikle de Güney Amerika takımlarda çok yaygınmış. Hatta, bir yazarımız, "Papa, İtalya Milli Takımı'nı kutsal su ile kutsadı, bu da bir çeşit büyüdür" diyor. Sayın yazar, Papa'nın büyüsünden sonra, İtalya Milli Takımı'nın galip gelip gelmediğini yazmamış, dini propaganda olur diye herhalde. Bu futbol ile büyünün iç içe olmasından en fazla zararı da kurbağalar çekmiş. Mâlum, kurbağa bacağı, en popüler büyü malzemesi. Ne demeli, "Yazık oldu kurbağalara" mı, yoksa, "Vay be şu kurbağalar ne kadar da önemli bir hayvanlarmış" mı? Size bilmem ama ben bundan sonra kurbağalarla olan ilişkilerimde daha dikkatli davranacağım, su kenarlarında onları ürkütmemek için elimden gelen gayreti göstereceğim (!) Ne dersiniz, büyü futbolun neresinde? Yalnızca sahalarda mı? Yoksa futbolcuların, futbol simsarlarının beyninde mi? Veya, futbola tapan, bütün dünyasını onun üzerine kuran milyonların kalbinde mi? "Hayır, büyü, futbolla milyarları burnundan yeden, uyutan, futbol topu denen yuvarlakla milyar dolarları yuvarlayanlarıın beyninde" mi diyorsunuz? "Büyü, futbolun neresinde?" diye bana sorarsanız, orasında, burasında değil, her yerinde derim. Nereden mi anladım? İsterseniz, meselenin alfabesinden başlayalım. Büyü ne demek? Büyü, bir tarife göre, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek, meşru, ilmi olmayan vasıtalarla netice almaya çalışmaktır. Şimdi bu tarifi futbola uyarlayalım, ısmarlama don gibi oturduğunu göreceksiniz. "Futbol, spor; futbol, barış; futbol, kardeşlik; futbol, kaynaşma, futbol, dostluk, futbol, tanışma; futbol, paylaşmadır" demiyorlar mı? Futbol spor mu? Nasıl sporsa, oynayanların kol ve bacakları kırılıyor, topa her kafa vuruşta beyin hücreleri ölüyor. Futbol, barış, futbol kardeşlik mi? Nasıl barış, nasıl kardeşlikse, taraftarları birbirinin boğazına sarılıyor. Futbol, dostluk, futbol tanışma mı? Nasıl dostluk, nasıl tanışmaysa, kırk yıllık dostları birbirlerine düşman ediyor, tanışmalar arttıkça kavgalar fazlalışıyor. Futbol, paylaşma mı? Nasıl paylaşmaysa, bir avuç yiyor, milyarlar seyrediyor. Bütün bunlardan sonra siz karar verin, büyü futbolun neresinde? Topunda, sahasında, yöneticisinde, seyircisinde, medyasında yoksa futbol tacirlerinde mi? Ne dersiniz, büyü futbolun neresinde? Yoksa, futbolun kendisi baştan ayağı büyü mü?