Yerli Lawrence'lar ve acıya bağımlılık

A -
A +
Güneydoğumuzda yaşanan olaylar üzerimizde öyle bir baskı oluşturuyor ki, farklı bir şey yazmak için kalem ne tarafa kaysa, sanki evim yanarken bahçe duvarlarını boyuyormuşum gibime geliyor. Yaşadığım tecrübeleri, inandığım fikirleri paylaşmayınca suçluluk duyuyorum. 
Hükümet 34 cana mal olan olayların tekrarını önlemek için emniyette "Alman modeli" önleyici güvenlik uygulamasına geçiyor. Böylece şehir eşkıyaları ortalığı yakıp yıkmadan gözaltına alınabilecekmiş. Daha önemli olan ise, önceki gün gurup toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davudoğlu'nun verdiği, en azından sokak olayları karşısında "Kürtler artık sesini yükseltsin"   mesajında saklı haklı ve yerinde beklentidir. 
Kürtler geride kalan yıllarda mağduriyetleri üzerinden yerli ve ithal Lawrence'lar tarafından yanlış hedefe yönlendirildi. 
Hem izlenen yol yanlış hem muhatap. 
Muhatap yanlış ve birileri anlatmalı ki, geçmişte Pertew Bege Hekari'nin divanını yasaklayıp, Kürt'ün diline kelepçe vuranlar, şapka örtmediği için Türk'ünde kafasına katran sürüyordu. 
İzlenen yol yanlış, konuşmak için geldikleri mecliste bile şiddeti malzeme yapıyorlar. Sanki dert anlatmak için sokağa, acıya ve şiddete bağımlılıkları var. 
Kendisine hizmet veren kamu binasını, hastasını taşıyan ambulansı tahrip edenler, aidiyeti kopartılmış gibi mülkü kendine ait göremiyor. Onun için bu kavgadan kazançlı çıkan dış dünyadır. Bu ülkelerin ithal ve yerli Lawrence'ları kullanarak sürekli işledikleri usul ve muhatap saptırmak gibi olumsuzlukların bu ülkenin hakikati haline gelmesi (otuz yıldır uygulanmamış olsa da) önlenmelidir.  
Barış Psikolojisinin temel analizi,tarafların dert ve acı analizinden iyiliğin analizine, ortak ve güçlü değerlerden oluşan paydaların üzerine çevirmektir. Barışın temeli acıları yarıştırmak değil güçlü yanların üzerine odaklanmaktır. Kürtler ve Türkler kayıplar yerine sahip oldukları güçlü yanlarına odaklanırlarsa barışı büyütebilir. 
Ortak paydalarda birlik sağlanmadığı müddetçe bu ötekileşme önlenemez. Kimliklerini ifade etmek için kamu malına zarar verip insanları altıncı kattan atmak iadei itibar yapmaz, makası açar ve yabancılaştırır. İnsanlara ve kamu malına zarar verenler karşısında bölgenin kanaat önderleri ve akilleri taraf olmalı ve sesini yükseltmelidir. Şiddet yeteri kadar coğrafyayı sevimsizleştirmiştir. 
Toplumlar, içlerinde bir kesimi ötekileştirmeye başladı mı, mekânlarda ve zihinlerde gettolar" oluşmaya başlar. Peşinden kendisine yabancılaştırdığı unsurları kendi sosyal hayatlarından uzaklaştırır, kendi ürettiği yabancı unsurlarını denizdeki çer-çöp gibi hayatın dışına atar. Bunun vereceği zarar ve tahribatı tamir, yanan binayı yeniden inşa etmekten çok zordur. 
Bir toplumun kendi hakkındaki kanaati dışarının da "algı yönetimi" ile oluşturulabilir. Dışarı, ithal ve yerli Lawrence'ları kullanarak hakkımızda sürekli işlediği kanaat uyanık davranılmazsa kendi hakikatimiz haline gelir. 
Sorun başladığı günden beri olayın içinde olması gerekirken olmayan, sosyologlar ve toplum mühendisleridir. Eğer bölgedeki çatışmalarda hayatını kaybeden asker ve polis kadar din adamı, sosyolog ve toplum mühendisi bölgede sorumluluk alsaydı bugün bölgede durum farklı olurdu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.