> Yaounde-İstanbul Afrika ile ilgili bu dördüncü yazı. Ama dört değil, dört yüz yazı yazılsa Afrika'nın dünü, bugünü ve yarın için arz ettiği önemi ifadeye yetmez!.. Bu kıtanın asırlardır yaşadığı acı ve karamsarlıklar, artık yerini ümit ve iyimserliğe bırakıyor. Cumhurbaşkanı Sayın Gül ile birlikte, dün DR Congo'dan Kamerun'a (Resmî adı Republic of Cameroon) geldik. Kongo'ya göre burası epeyce gelişmiş. Millî geliri -verilen rakamlara göre- iki bin doların üzerinde. Kamerun I. Dünya savaşından sonra BM mandası altında Fransız ve İngilizler arasında paylaşılmış. 1960 yılında, Fransız Bölgesi Ahmadou Ahidjo başkanlığında bağımsızlığını kazanmış. 1961'de İngiliz bölgesi de katılmış ve Federal Kamerun Cumhuriyeti adını almış. 1972'de Kongo gibi yeniden ad değiştirmiş ve Birleşik (United) Kamerun olmuş. 1984'te son olarak Kamerun Cumhuriyeti ismini almış... Kamerun diğer Afrika ülkelerine göre daha istikrarlı bir konuma sahip. 1982'ye kadar ülkeyi yöneten Ahmadou Ahidjo, yerini şimdiki Başkan Paul Biya'ya bırakmış. Biya 1992'de çok partili sistemin önünü açmış. Ancak ülkede çok fazla geniş siyasi serbestliğin olduğu söylenemez. Biya'nın (Cameroon People's Democratic Movement) partisi iktidarı 28 yıldan beri yürütüyor. Hâlihazırda İngilizce konuşan Kamerunlular (Resmî dil Fransızca ve İngilizce) merkezî idarenin gevşetilerek yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi için mücadele veriyor. Kamerun coğrafi ve kültürel farklılıkları dolaysıyla "Minyatür Afrika" olarak anılıyor. 19.5 milyon nüfusa sahip ve Afrika'da okuryazar oranının en yüksek olduğu ülke. Din olarak Hristiyanlık, İslamiyet (%40) ve Afrika yerli inançlarına mensup insanlar var. Yaounde'de dolaşırken Müslümanların yoğun olduğu semtlerde, camilerin yanında pazar yerinde açık bir namazgâh da gördük... Futboldaki başarılarıyla meşhur (Halen Türkiye'de Kayserispor'un kalecisi Süleymanou ve Trabzonsporlu Song dahil 10 futbolcu var.) Kamerun ham petrol ve petrol ürünleri, orman ürünleri (Kongo gibi burası da orman yönünden çok zengin) kakao, alüminyum, kahve ve pamuk ihraç ediyor. Cumhurbaşkanı Gül, Yaounde'de büyük coşku ile karşılandı. Havaalanına inişinden gece yarısına kadar hiç durmaksızın görüşmeler yaptı. Heyetteki 140 kişilik iş adamı grubu da, Gül'ün katılımıyla Türkiye-Kamerun İş Forumunu gerçekleştirdi. Türkiye'nin Kamerun Büyükelçisi iki ay önce göreve başlamış. Dün de elçilik kançılarya binası Cumhurbaşkanı tarafından açıldı. TİKA da buraya bir büro açacak. Türkiye'nin Afrika açılımı yönünden bu gelişmeler şüphesiz çok önemli. Ancak meydanın hiç de boş olmadığını tekrar hatırlatalım. Özellikle Fransızlar Türkiye'nin Kamerun'a olan bu ilgisinden çok rahatsız. Daha önce Fransız Dışişleri Bakanının Ahmet Davutoğlu'na, "Afrika'da ne işiniz var?" mealinde sorular sorduğunu hatırlıyorsunuz... Evet, Avrupa hâlâ daha Afrika'yı kendi tapulu malı olarak görüyor!.. Yaounde'de yaşayan bir vatandaşımızdan şunu öğrendim: Fransızlar Türkiye'den aldıkları malların ambalajını kendi ürünleri için kullanarak Kamerun (ve tabii diğer Afrika ülkelerine) ihraç ediyormuş. Yani sahtekârlık dahil her yola başvurarak ülkemizin Afrika ile ilişkilerinin gelişmesine set çekmeye çalışıyorlar. Sözün özü, Afrika için daha çok gayret gösterilmesi gerekiyor...