Hakikatin peşinde Anselmo Turmeda

A -
A +

1400'lü yıllar... Yer: Mayorka. Hani "vur tokadı, ağzından lokmasını al" derler ya Anselmo Turmeda öyle bir çocuktur, kimseye ilişmez, bulaşmaz, birilerini üzecek, kıracak diye ödü kopar. Akranları yüzer, koşar, bahçelere dalarlar, o çekilip kitap okuyacağı bir gölge arar. Evet sessizdir, sakindir ama saf değildir, gözleri ışıl ışıl yanar. İşi bilenler bakışlarındaki zeka pırıltılarını yakalarlar. O devirde böylesi seçme çocukları dinî eğitime verir, papaz olması için her imkanı önlerine açarlar. Anselmo'nun babası da öyle yapar. Onu henüz 6 yaşındayken kilise mektebine yollar. Anselmo kısa bir sürede İncil'i ezberler ve arkadaşlarına fark atar. Ardından onu Larde şehrine yollar, lügât ve mantık üzerine yoğunlaştırırlar. Burada 6 yıl okur, mektep dışındaki ilmî faaliyetlere de katılır, tıp ve astronomi üzerine yazılan eserleri toplar. Evet, Anselmo'nun yeni okulunda daha fazla kitap vardır, hocaları daha yaşlıdırlar. Burada daha fazla olan bir şey daha vardır: Disiplin! İtirazsız itaat ister, soru soranlardan hiç hoşlanmazlar. Anselmo sessiz sedasız eğitimini tamamlar, hatta dereceye girmekte zorlanmaz. Bu az şey değildir, onu ileriki yıllarda kesinkes piskopas yaparlar. Nertil'in yanına Gelgelelim Anselmo, kilise hiyerarşisi içinde yükselmek yerine Nebuniye'nin ünlü rahibi Nikola Mertil'in yanına koşar, yıllarca hizmetinde bulunur, hakikat adına bir şeyler kapmaya bakar. Dile kolay aradan on koca yıl geçer, artık baba oğul gibi olurlar. Nikola, Anselmo'ya çok güvenir, sadece kilisenin değil, evinin, anbarının, kasasının anahtarlarını bile ona bırakır, gözü arkada kalmaz. Nikola artık bükük belli, titrek sesli bir ihtiyardır ve mümkün mertebe insan içine çıkmamaya bakar. Anselmo sadık bir Hıristiyan olmaya çalışsa da resim ve ikonalara tapınmaktan hoşlanmaz, niye günahkar doğduğunu, vaftizi, teslisi (üç tanrı inancını) anlayamaz. İnciller arasındaki tenakuzları yakaladıkça bocalar, hem insanlar neden günahlarını papazlara söylemek zorundadırlar? Halbuki o, Allah'ın huzurunda tek başına diz çöküp af dilemeyi arzular. Hepsi bir yana ahir zamanda geleceği vaad edilen müjdeciyi çok merak eder, İncil'de işaret edilen "Paraklit" kelimesi üzerine kafa yorar ama sorularına cevap bulamaz. Paraklit kim? Nitekim bir gün cesaretini toplar, yaşlı hocasının yanına çıkar "Efendim" der "inanıyorum ki siz bir gencin hakikate ulaşmasına mani olmazsınız. Kimdir bu Paraklit? Onu arayanlar nerede bulurlar?" İhtiyar bir konuşacak gibi olur, bir yutkunur. Dakikalarca beklettikten sonra sadece "sabret evlad" diye fısıldar. Anselmo o gün sabahlara kadar boyun büker, hulus-i kalp ile hakikatlere kavuşmayı arzular. Loş karanlık manastır odasında "Ya Rabbi sana güveniyorum, sana sığınıyorum" diye yalvarır, hıçkıra hıçkıra ağlar. Yorgunluktan bitap olumşutur ki kapı gıcırdar, İhtiyar Nicola parmaklarının ucuna basarak odaya girer, bir süre kulağını dikip koridoru dinler, ortalıkta kimsenin dolanmadığından emin olunca eliyle güneyi gösterir ve "git evlat" der "aradığın orada!" Karşı kıyıda Fas, Cezayir, Tunus gibi İslam ülkeleri vardır. Yoksa?.. Kimse duymasın Mertil "evet" gibilerinden bir işaret yapar, ancak parmağını getirip dudağının üstüne koyar. "Eğer" der, "boşboğazlık yapıp bunu Hıristiyanlara duyurursan seni bir kaşık suda boğarlar. Bana sorarlarsa inkar ederim, bilirsin ki karşı karşıya kalırsak sana değil, bana inanırlar." -Peki bu hakikati bildiğiniz halde niye ortaya çıkmadınız? Nikola acı acı güler "Yaşım 90 evlat" der, "biliyorsun çok ünlü bir din adamıyım. Bu saatten sonra İslam ülkelerine gidip yeni bir hayat kuramam. Hoş bunu yapsam bile beni çabucak bulur ve sustururlar. Kaldı ki şu anda işgal ettiğim mevki çok önemli, bu makamı hakikatten habersiz birine bırakamam. Dikkat edersen ilk geldiğin gün sana memleketini, mahalleni Müslümanlarla kavgaya girip girmediğinizi sormuştum. Eğer bir husumet hissetseydim sana da açılmazdım. -Şimdi Paraklit Muhammed mi? -Elbette O ahir zaman Peygamberi, hem ona Danyal Aleyhisselamın lisanı üzerine bir kitap indirildi. Senin yerinde olsam dakika durmaz İslam ülkelerinden birine giderdim. Kuran-ı kerim üzerinde derinleşebilmek için ömrümü verirdim. -Kur'an Allah'ın kitabı, Muhammed son Nebi öyle mi? -Bundan zerre kadar şüphen olmasın. Tunus'a doğru -Peki ya çevremizdekiler. Ömrünü manastırlarda geçirenler? Nikola ellerini iki yana açar ve acı acı güler: "Bu Hıristiyanlık Hazret-i İsa'nın anlattığı Hıristiyanlık değil evlât" der, "bu İnciller de ona inen İncil değil. Kaldı ki artık bu din nesholdu, hükmü bitti." -Öyleyse bana yol görünüyor. -Böyle diyeceğini biliyordum evlâdım, şu keseyi cebine koy, lâzım olacak. -Ama efendim... -Sen dediğimi yap! İhtiyar kurt tam çıkarken durur Anselmo'nun gözlerinin içine bakar. "Biz böyle bir mevzuya hiiiç girmedik tamam mı? İnan Anselmo senin için korkuyorum, bana güçleri yetmez ama seni kıtır kıtır doğrarlar." -Anlıyorum... Yaşlı adamcağızın sıkıştırdığı keseden tam 50 altın çıkar. Yol harçlığı cebinde olduğuna göre beklemenin mânâsı yoktur, hemen o gün çulunu çaputunu toplar, limandan kalkan ilk gemiye atlar. Mayarko üzerinden Sicilya'ya geçer ve karşı sahile gidecek bir gemi bakar. Nitekim Tunus'a giden bir gemi bulur ve...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.