Türkiye''de Ekim ayında iç politikada tırmanma beklenirken, dış politikada beklenin üzerinde yoğun ve rahatsız edici gelişmeler yaşandı. Aslında yılların birikimi olan bu sonuçları beklememek mümkün değildi... Zira kamuoyu, yerli veya yersiz iç meselelerle o kadar meşgul edilmişti ki, dış gelişmelerden adeta bilinçli şekilde habersiz kalınmıştı. Acaba Türkiye bütün enerji ve mesaisini iç meselelere hasrettiği için mi dış cephede böyle üst üste kayıplar verdi? Avrupa Parlamentosu''nun Kıbrıs meselesiyle ilgili kabul ettiği son raporun Türkiye''nin önüne çıkardığı zorlukları ve Ermeni tasarısının getireceği muhtemel problemleri, Avrupa Konseyi''nde uzun yıllar idarecilik yapan Cumhurbaşkanlığı eski Başdanışmanı, ANAP eski milletvekili Sayın Engin Güner ile görüştük. Kapan- Türkiye''nin dış politikasında tehlikeli tırmanmalar oluyor. Ermeni tasarısını önlemeye çalışırken hiç beklemediği bir anda Avrupa Parlamentosu Kıbrıs''la ilgili kabul edilmesi mümkün olmayan bir raporu onayladı. Bunları nasıl yorumluyorsunuz? Güner- AB''yle ilişkilerimiz uzun yıllara dayanıyor. Bu 150 yıllık bir rüyanın sonucu.. Fakat bu 150 yıllık hayal sonucunda bugün geldiğimiz nokta sadece adaylıktan ibaret. Bu da bildiğiniz gibi 1999 Aralık ayında Helsinki''de kabul edildi. AB ile 41 yıllık ilişkimiz var. 1957''de bu birlik kuruldu, altılar olarak. Hemen iki yıl sonra Demokrat Parti hükümeti müracaat etti. Hatta Yassıada''ya giderken de aralarında konuştukları konu buydu. Ama ondan sonra AB çok büyük değişimlerden geçti. Nihayet 15 ülkeyi bünyesinde barındıran bir teşkilat haline geldi. AB ile ilişkilerimizde 1963''te protokol yapıldı. 1959''da müracaat ediyoruz. Diyorlar ki "yeterli değilsiniz, sizinle bir ortaklık anlaşması yapalım..." Ve 1963''te imzalanan anlaşmayla "şartlar yerine getirildiği takdirde ileride Türkiye''nin topluluğa katılıp katılmayacağı düşünülebilir" diyorlar. Üç dönem koyuyorlar; hazırlık, geçiş ve son dönem. 1972''de "hazırlık dönemi" bittiğinde de "katma protokol" yapıyorlar. Bu protokolde de 22 yıl sonra Gümrük Birliği''ne geçileceği kararlaştırılıyor. Çiller hükümeti zamanında işte Gümrük Birliği''ne giriyoruz vs. Bu 22 yıldır bilinen bir gerçekti. Kapan- Yani daha önce üzerinde anlaşmaya varılan bir planın aşama aşama uygulanmasından ibaretti diyorsunuz? Güner- Yani 1996 Ocak ayından itibaren Gümrük Birliği''ne geçileceği biliniyordu. Şimdi sizin sorunuza geliyorum. O kadar aşırı heveskar davranıldı ki, 1995''te Çiller hükümeti zamanında, tabii siyasi nedenlerle yapıldı bu. Adamlar da bunu görünce, "bunlar çok hevesli o halde bazı tavizler koparalım" dediler. Ve orada maalesef Kıbrıs''la müzakereleri başlatma tavizini elde ettiler. Yani hata orada başlıyor. Kapan- Peki bu rapor Türkiye için neyi ifade ediyor. Bunu biraz açar mısınız? Güner- Rapor şunu ifade ediyor açıkcası; her konuda olduğu gibi bu konuda da AB topu Türkiye''ye atmış bulunuyor. Yunanistan topu AB''ye attı. Çünkü AB''nin asıl önemli üyeleri Almanya vs. şimdiye kadar hep Yunanistan''ı mazeret olarak öne sürüyorlardı. Yunanistan hem bundan kurtulmak istedi, hem de Öcalan''ın yakalanmasından sonra ilişkiler çok bozulduğundan ve dünya kamuoyu nezdinde kötü duruma düştüğünden, depremi vesile ederek karşı atağa geçti ve ilişkileri iyileştirmeye çalıştı. İşte bu arada Kıbrıs konusunda AB taviz elde ettiği için açıkça şunu diyor: Siz bu Kıbrıs meselesini halletmedikçe AB üyeliğini unutun. İşin özü bu.. Tavizler önceden verildi Kapan- Helsinki Zirvesi kararlarında önemli bir nokta vardı; 2004''e kadar Türkiye ile Yunanistan aralarındaki meseleleri çözüme kavuşturamazsa AB, konunun uluslarası mekanizmalara götürülmesi yolunda müzakerelere başlayacaktır..." Güner- Bir kere 1995''te taviz verildi maalesef. Rum yönetimi ile üyelik müzakerelerini başlatma kararını aldılar ve Türkiye buna göz yumdu, Gümrük Birliği''ni gerçekleştirmek için. Zirveden sonra da 2004''e kadar Türk-Yunan meselelerinin çözüme kavuşmaması halinde Lahey Adalet Divanı''na gidilmesi kararlaştırıldı. Kapan- Peki bu kadar kısa zamanda böyle bir karar bekleniyor muydu? Güner- Hayır, bu belliydi. Biliyorsunuz bize bir tarih veriliyor, "daha dört yıl var, beş yıl var" diyorlar uyuyorlar. Halbuki süreç yürüyor. AB bunları yürütüyor. Bütün 12 aday ülke ile müzakereler yürümekte. Bir tek Türkiye ile başlamadı. Kapan- Türkiye ile ortaklık belgesi imzalanması ve yol haritası hazırlanması vs. Bu çalışmalar ne safhada? Türkiye gerekli çalışmaları yaptı mı? Güner- Hayır... Şimdi ortaklık belgesi hazırlanacak. İşin bir yanlış tarafı da bu. 12 aday ülke hangileri? Doğu Avrupa ülkeleri, Baltık ülkeleri ve Malta ile Kıbrıs Rum Bölgesi bunlara ilave edildi. 10 yıllık demokrasi bunlar. Fakat işi o kadar pürüzsüz götürdüler ki, AB ile aralarında bizimkine benzer şeyler olmadı. Dediler ki, "biz demokratikleştik, serbest pazar ekonomisine geçtik" ve iş bitti! Kapan- Yani Türkiye''nin 40 yılda yaptığını bunlar dört- beş yılda yaptılar... Güner- Dört-beş yılda yaptılar ve hakikaten de yaptılar. Ama biz yapadığımız gibi bu işi bir pazarlık haline döktük. AB''nin bundan böyle yapacağı iş pazarlıktır. Kapan- Bu pazarlıkta Türkiye''nin eli ne kadar güçlü? Türkiye AB''ye girmeden Kıbrıs Rum Yönetimi üyeliğe kabul edilecek olursa, Türkiye, KKTC''nin anavatanla birleşmesini gündeme getirecekti. Türkiye bu refleksini devam ettirebilecek mi? Güner- Türkiye kaçınılmaz olarak bu yola girecektir. Bu yol iyi bir yol mudur? Bence değildir. Yani bu bıçak kemiğe dayandığında yapılacak şeydir. Peki ne yarar sağlar? Türkiye''nin maksadı orada toprak kazanmak değildir. Kıbrıs''ta ayrı bir Türk devleti olması Türkiye''nin daha yararınadır. Dolayısıyla Kıbrıs meselesine cözüm bulamazsak, Kıbrıs AB üyesi olduğunda Türkiye her taraftan kuşatılmış olacak. Yani yalnızca Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ile değil bütün Avrupa Birliği ile mücadele etmek zorunda kalacaktır... Kapan- Türkiye bütün enerjisini iç politikaya hasrettiği için mi böyle açmazlara maruz kalıyor? Güner- Türkiye bu konularda maalesef çok beceriksiz. Dışişleri bu konuda çok yetersizdir. Türkiye bu konuları birkaç kere yaşadı. Mesela PKK olayında.. PKK Avrupa ülkelerinde özellikle Dışişleri''nden çok daha etkili oldu. Şu anda da Ermeni diasporası çok etkili.. Son dakika mücadelesi Bu işlerde çok geç kalıyoruz. Ben mesela son gönderilen heyeti komik buluyorum. TBMM''nin bildirisi vs. Bunlar hep yumurta kapıya gelince yapılıyor. Aslında İrtemçelik bu işlerin nasıl yapıldığını iyi bilir. Bu işler yıllarca çok iyi şekilde hazırlandıktan sonra sahneye konulur. Ermeni tasarısı kısa süre önce başlamış bir şey değildir. Türkiye gerek Ermeni tasarısı konusunda, gerekse AB raporu konusunda çok geride kalmıştır. Her şeyden önce büyük bir zihniyet değişimi gerekli. Sırf propagandayla olmaz. Siz kendi içinizi düzeltmezseniz, hâlâ düşünceyi ifade özgürlüğü tartışma konusu ise, 312. maddeden dolayı hapisler oluyorsa tabii ki, propaganda ve lobicilik faaliyetleriniz yetmez.. Korkum şu ki; 8 Kasım''da yapılması gereken ortaklık anlaşmasında, "Shoping list" denilen, alışveriş listesi gibi Türkiye''nin önüne birçok şey konulacak. Şimdi hükümetin yapmaya çalıştığı şey bu listeyi mümkün mertebe kısa tutmaktır. Sanıyorum Sayın Yılmaz da harekete geçecek. Ama bu konuda da çok geç kalınmıştır... Kapan- Kopenhag kriterleri vs. kastediyorsunuz değil mi? Güner- Tabii bunlar geçerliliğini koruyor. Bu listeye Kürt sorunu, hatta Ermeni meselesini ekleyebilirler. Türkiye''nin önüne kabarık bir liste geldiği takdirde bunun Türkiye''yi AB''ye girmekten caydırabileceği endişesini taşıyorum. Beni en çok üzen şey bu konuların pazarlık konusu haline getirilmesidir. Zira istenen şeyler insanımızın lehine. Ama bunların AB istiyor diye yapılması çok sıkıcı. Kapan- Sayın Güner Ermeni tasarısına karşılık Türkiye''nin ABD''ye karşı göstereceği tepkiler, Türk-ABD münasebetlerini gerebilir.. İncirlik üssünün kapatılmasından sonra durum ne olur sizce? Güner- Burada da yanlış yapmamalıyız ve Ermeni tuzağına düşmemeliyiz. ABD Türkiye''nin en büyük müttefikidir... Asıl önemli olan Ermeni diasporasıdır. Hedefi doğru tespit etmeliyiz. Tabii ki ABD''ye baskı uygulamalıyız, ama esas hedefimiz ABD olmamalı.. Gizli diplomasiyle belli bir diyalog kurulabilirse, Türkiye''ye muhtaç durumda olan Ermenistan gerçekten yardımcı olabilir.

