Dolayısıyla bir futbol yazısı!..

Sesli Dinle
A -
A +

Evet, bu doğrudan bir futbol yazısı değil. FIFA Dünya Kupası dolayısıyla, ama özellikle Katar’ın bu kupaya ev sahipliği yapması hasebiyle kaleme alınan bir yazı… Katar, Dünya Kupası’ndan önce ve sonra neyi başardı?

 

 

 

2022 Dünya Kupası’nın sportif yönüyle ilgili yazılmadık, çizilmedik ve konuşulmadık bir şey kalmadı!.. Velakin yazılmaya ve konuşulmaya devam edecek. Çünkü Katar’daki organizasyonun yankıları daha epey zaman sürecek. Belki de gelecek kupaya kadar… Yani ABD, Kanada ve Meksika’nın ev sahipliği yapacakları, 23. Dünya Kupası’na kadar. Şu tezada bakar mısınız? 15 bin 571 km²lik Katar yarımadasından, Amerika kıtasının yarısını kaplayan devasa üç ülkeye… Katar’ın neyi başardığı yalnızca bu kıyaslamadan da anlaşılmıyor mu? Başarmasına başardı, ama nasıl bir maliyetle başardı? Her şeyden evvel bugüne kadar hiçbir ülkenin yapmadığı ve yapamayacağı masrafı yaptı! Katar on iki sene evvel, bu kupaya ev sahipliği hakkını aldı ve o günden bugüne kadar yaklaşık 300 milyar (yazıyla üç yüz milyar) dolar harcadı. Bir önceki kupanın (2018) ev sahibi Rusya 12 milyar avro, 2014 kupasında Brezilya 16 milyar avro harcama yapmıştı. Türkiye’nin dünya üçüncüsü olduğu, Japonya ve Güney Kore’nin birlikte ev sahipliği yaptıkları kupada, ortalama yedi milyar dolar harcanmıştı. Hele hele Almanya, Fransa gibi futbol altyapısı güçlü ülkeler, ortalama 3 - 4 milyar dolarla işi halletmişti. Ancak Katar’ın böyle bir spor altyapısı yoktu tabii. Dolayısıyla her şeyi sıfırdan yaptı. Yedi tane ultramodern stat inşa etti. Toplu taşıma için yaptırdığı metro şebekesiyle, bu statlar arasında ulaşım bağlantısını gerçekleştirdi. Keza dünya futbol şampiyonası için özel bir havaalanı inşa etti vs. vs.

 

Evet, bütün bunları 2 milyon 930 bin nüfuslu (Nüfusunun sadece yüzde 12’si Katarlı, geriye kalan yüzde 88’i Asya ve Güney Asyalı - Pakistan, Bangladeş, Hindistanlı) küçük bir ülke yaptı. Petrol ve doğalgaz zengini. Zengin olmasına pek zengin. Gelgelelim zenginlik de her zaman yeterli olmuyor. 2017 Mayıs ayı sonlarında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emîrlikleri, Bahreyn ve Mısır; Müslüman Kardeşler, DEAŞ ve El Kaide gibi örgütlere yardım yaptığı iddiasıyla bir anda Katar’ı müthiş bir ablukaya aldı. Öyle ki, Katarlıların günlük tüketeceği yiyecek - içecek temini bile imkânsızdı!.. İşte bu sırada Türkiye, İran ve boykota katılmayan diğer ülkelerin yardımıyla Katar ayakta durabildi. Bu arada Katar yönetimine karşı tertiplenmek istenen bir askerî darbe de, bilhassa Türkiye’nin yardım ve desteği sayesinde boşa çıkarıldı. Katar çok ciddi biçimde sarsılmasına rağmen, direnmeye devam etti. Her ne kadar birkaç ay sonra Libya ve Yemen’in de katıldığı abluka üç buçuk sene devam ettiyse de, sonunda yukarıda adı geçen ülkelerle tekrar anlaşma sağlandı ve abluka da kaldırıldı. Bütün bu zorluklar devam ederken, Katar, Dünya Kupası organizasyonuna kilitlenmekten vazgeçmedi. Ki, bu organizasyon şimdiye dek üstlendiği en büyük uluslararası bir taahhüt idi. Ve Orta Doğu’da, Körfez ülkeleri içinde de ilk defa bu çapta büyük bir organizasyona ev sahipliği yapan ülke unvanını aldı.

 

Dünya Kupası’nın Katar’a verilmesi, en başından beri ilgili çevreler tarafından çok tenkit edildi. Özellikle iklim şartları bahane edilerek aleyhte pek çok şey yazıldı, çizildi. Fakat sonuç değişmedi. Gerçi FIFA teşkilatının dünden bugüne sicili hiç de temiz değildi. Bu tür işler kotarılırken neler döndüğü konusunda az şeyler yazılıp çizilmedi. Hele hele FIFA eski Başkanı Joseph (Sepp) Blatter’le ilgili olarak yazılan ve yazılmayan o kadar çok şey var ki… Ama bahse konu şahıs kendisini destekleyen lobiler sayesinde, sadece ömür boyu men cezası alarak paçayı kurtardı. Benzer bir durumdan eski UEFA Başkanı Michel Platini de yakayı sıyırmayı başardı. Konuyla ilgilenenler her iki şahsın karıştığı kirli işlerin hangi boyutlarda olduğunu gayet iyi bilir. Neyse bizim asıl konumuz bu değil. Katar bütün zorluklara rağmen ve tabii paranın gücüyle başarılı bir ev sahipliğine imza atmayı başardı. Bu başarının Katar’ın ülke markasına yaptığı ve yapacağı katkı harcanan paradan fazladır. Katar on üç ülkenin yardım ve desteğiyle (Türkiye üç bin polis ve ayrıca harp gemisi gönderdi…) organizasyon güvenliğini sağladı. Müsabakaların devam ettiği bir ay boyunca, herhangi bir asayiş mesele yaşanmadı. Burası çok önemli.

 

Diğer taraftan Katar, bağımsız ve egemen bir ülkeye yakışır şekilde, kendi kurallarını sonuna kadar uyguladı. Mesela aksi yöndeki bütün talep ve eleştirilere rağmen, alkol tüketimine izin vermedi. LGBT gibi sapkın cereyanların eylem ve propaganda yapmasına hiç müsaade etmedi. Kısacası Katar “Dünya Kupası” imtihanından alnının akıyla çıkmayı başardı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.