İngiltere’de siyasi buhran ve açlık!..

Sesli Dinle
A -
A +
Büyük Britanya’nın murisi Birleşik Krallık'ta neler oluyor? Peş peşe hükûmet krizleri, siyasi liderlik çekişmeleri ve daha beteri açlık gerçeği!.. Hepsi kişi başına millî geliri 42 bin dolar olan İngiltere’de cereyan ediyor...

“Mağrur ülkenin” siyasi ve sosyal mekanizmalarından hiç de iyi haberler gelmiyor… Evet, İngiltere’nin büyük iddialarla işbaşına gelen son kadın başbakanı Liz Trusss, ancak 44 gün dayanabildi. Ondan bir hafta önce de, Truss; Maliye Bakanlığına tayin ettiği, Kwasi Kwarteng’i 38. gününde azletmişti. Bu arada Liz’in havlu atmasından bir gün önce de, İçişleri Bakanı Bayan Braverman çekilmişti. Yaprak dökümü tabiri tam da böyle bir durumu anlatır değil mi? Boris de aynı şekilde gitmişti. İngiltere yahut resmî adıyla Birleşik Krallık, AB’den ayrılırken, temel dürtü İngiliz kibri idi. Zaten Londra hiçbir zaman tam olarak AB ile bütünleşmemişti… Ortak para birimi avro sistemine girmeyi kabul etmemişti mesela. Bunu kendi egemenlik kriteri ve bağımsızlık anlayışına uygun bulmamıştı. Kısacası, Brexit’i AB’yi küçümser bir eda ile gerçekleştirmişti. Gerçi AB’nin “Çelik Çekirdeği” olan Almanya ve Fransa (Her ikisi de İngiltere’den daha büyük ekonomilere sahip) da, şu sıralarda iyi durumda değil. Hayat pahalılığını, giderek artan yoksulluğu protesto etmek için, her gün sokak eylemleri yapılıyor. Bunun yanında Polisin çok sert müdahalesi sebebiyle, sosyal gerginlik had safhada!..

 

Yakın zamana kadar kim derdi ki, fert başına millî geliri 42 bin dolar olan koskoca İngiltere’de, insanlar açlıkla yüz yüze gelecek, düzenli beslenme imkânını yitirecek!.. Guardian gazetesinin haberine göre, Gıda Vakfının yaptığı açıklamada, hakikaten çok sarsıcı hususlar var. Buna göre geçen ay ülkede 10 milyon yetişkin ve 4 milyon çocuk düzenli yemek yiyemedi. (İngiltere’nin nüfusu 56 milyon.) Açlık seviyesi ocak ayından bu tarafa iki kattan fazla yükseldi. Gıda sıkıntısı çeken ailelerin üçte ikisi, ya az yemek pişiriyor veya elektrik faturalarını düşürebilmek için buzdolabının kapısını kapattıklarını söylüyor. Liz Truss’ın en büyük ekonomik vaadi, iki yıl boyunca elektrik ve doğalgaz faturalarını sabit tutmaktı. Lakin bu siyasi hezimeti oldu. İngiliz tarihinin en kısa görevde kalan başbakanı olarak kayıtlara geçti. İngiltere’de ekonomik vaziyet kesinlikle iyi görünmüyor. Fakat bu durum, uluslararası arenada İngiliz politikasının güç kaybettiği anlamına gelmiyor. Özellikle güçlü istihbarat kapasitesiyle ve klasik İngiliz siyasi maharetiyle, dünya meselelerinde çok aktif rol oynamaya devam ediyor. Bilhassa Ukrayna konusunda, tahminlerin de ötesinde çok etkili. Bu da madalyonun öbür yüzü…

 

İngiltere Birinci Dünya Savaşında, “ÜZERİNDE GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK” şöhretiyle, bugünün ABD’si mesabesindeydi. II. Büyük Harpte, İmparatorluk dağıldı. Ancak Birleşik Krallık, Amerika’nın gücünü arkasına alma becerisiyle, konumunu belli nispette devam ettirdi. Netice olarak bugüne kadar nüfuzunu büyük ölçüde koruyabildi. Bakalım bundan sonrası nasıl gelecek? İngiltere’nin köklü ve istikrarlı demokrasisi şu sıralarda, ülke yönetiminde açık bir zaafın içinde. Son dönemlerde parti liderliklerinde çok sık değişim ve sonuç olarak da şahsi çekişmeler yaşanıyor. Boris Johnson, pandemi döneminde başbakanlık görevi ile bağdaşmayan hâl ve hareketleri sonucunda, liderlikten indirildi. Onun yerine gelen Liz Truss’ın da, özel yaşantısı pürüzsüz sayılmazdı. Üstelik siyasi kapasitesi Johnson’dan çok daha kötü çıktı. Bakalım yerine gelen nasıl biri olacak? Malum yeni parti başkanı seçilinceye kadar, Truss göreve devam edecek. Bu arada adaylık için isimler belirleniyor. İşin enteresan tarafı, Boris Johnson’un da tekrar başa geçmek için, teşebbüste bulunacağı söyleniyor… Şayet böyle bir şey gerçekleşirse Johnson, bütün patavatsızlığına rağmen, İngiltere siyasetinin parlak bir ismi olacak!

 

Liz Truss’ın yerine geçmek için eski Maliye Bakanı, Hint Kökenli Rishi Sunak’ın yeniden yarışa katılması bekleniyor. Keza eski Savunma Bakanı Ben Wallece ile şimdiki bakan Penny Mordaunt (İngiltere’nin ilk kadın savunma bakanı) ve hâlihazırdaki Maliye Bakanı Jeremy Hunt gibi isimlerin şansını deneyeceği görülüyor. Prosedüre göre, bir kişinin liderlik yarışına girebilmesi için, en az yüz tane Muhafazakâr Partili milletvekili tarafından aday gösterilmesi gerekiyor. Yarıştan hangi sonuç çıkacağını önümüzdeki günler gösterecek. Beri yanda Guardian gazetesinin bahse konu haberinde, ülkedeki açlık seviyesinin tırmanmasının endişe verici olduğu belirtiliyor. Bu durumun gelecekte artan stres, akıl hastalığı, obezite, diyabet ve kalp hastalığı gibi rahatsızlıklara yol açacağına dikkat çekiliyor. Bir yanda ihtişam, kibir, diğer yanda açlık… İbretlik bir tablo!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.