Rabbimiz, doğru yolu bulabilmemiz için bizlere akıl nimetini vermiştir. Akıl olmazsa iyi ile kötüyü birbirinden ayıramazdık. Dünyada da ahirette de büyük sıkıntılar yaşardık. Fakat aklımız, iki cihan saadetini bize kazandırmaya yetmez. Zaman zaman yaptıklarımızdan pişmanlık duyarız. Halbuki biz o işi çok iyi ve kârlı görmüştük; yoksa yapmazdık. Evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Bazen de bir işi iyi görmeyiz. Bu bize zarar verir deriz ve yapmaktan vazgeçeriz. Daha sonra o işi yapanların çok kâr ettiklerini görünce de; eyvâh ben niçin o işi yapmadım diye hayıflanırız. Bu, bizim aklımızın azlığını, kâfi gelmediğini gösteren en açık delildir... Aklımızın kafi gelmediğini en iyi bilen Rabbimiz, bize acıyarak; bizi yalnız aklımıza bırakmadı. Peygamberler gönderdi. Kitaplar indirdi. En doğru olanını öğretti. Onları dinlersek, hiçbir zaman pişman olmayız. Dinlemez ve emirlerine uymazsak hiçbir zaman huzur bulamayız! ONLARDAN ÖĞRENDİKLERİMİZ 1- Bizi yaratan ve yaşatan Rabbimizin varlığına ve birliğine iman etmemizdir. Bir memlekette iki padişah, bir vilayette iki vali, bir arabada iki şoför olmayacağı gibi; bütün Peygamberler (aleyhimüsselâm) imanın altı şartını ümmetlerine aynen bildirmişlerdir. Bu hususta eksik veya fazlalık yoktur. İbadetlerde ve onların edâ edilişlerinde ayrılıklar olmuştur. 2- Rabbimizin bizden istediklerini, nelerin farz, hangilerinin haram olduğunu, bizlere açık ve seçik bir şekilde bildirdiler. Farz kılınan ibadetleri yapmamızda ve haram olanlardan sakınmamızda Allahü teâlânın hiçbir menfaati yoktur. Olamaz da! Bizim için faydalı olduklarından ve bizi saadete erdirmeye sebep olduklarından, emirler ve yasaklar bildirilmiştir. Hadis-i kudside bildiriliyor: İlk insandan son yaratılan insana kadar tamamen Rabbine itaat etseler, haramlardan sakınsalar, hiç günâh işlemeseler Allahü teâlanın kudret ve azâmeti artmaz! Yine bütün insanlar ve cinler onu hiç tanımasalar, hiç ibadet yapmasalar, bütün günâhları çekinmeden işleseler, bu da onun kudret ve azâmetinden hiçbir şey azaltmaz!.. 3- Bize doğru yolu gösterdiler. Hangi yolun cennete, ebedi saadete götürdüğünü bildirdiler. Yoksa biz, aklımızla bunu nasıl anlayabilirdik? 4- Bizim için güzel örnek oldular ve bize gönderilen Peygamberler bizden seçildi. Meleklerden olsalardı; onları örnek alamazdık. Çünkü onlar yemez, içmez, uyumaz ve hasta olmazlar!.. 5- Bizlere cennet nimetlerinin ne kadar güzel olduğunu, dünya nimetleri gibi geçici olmadığını bildirdiler. Cehennemin şiddetini, yanmanın ne kadar acı verdiğini anlattılar. Dünyada iken yanmak birkaç dakika sürer. İnsan ölünce bu acı biter. Cehennemde yanmak ise çok uzun süre; ve/veya ebedidir. Cehennem ateşi ile dünyadaki ateş de mukayese edilemez. BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN BAŞI!.. 6- İnsanların yüzünü ve gayesini dünyadan çevirip, ahirete yönlendirdiler. Dünya; insanı çabuk aldatır. Nefis ve şeytanın en güzel silahıdır dünya... "Dünya sevgisi bütün kötülüklerin başıdır." İnsanların birbirlerine düşmanlık etmeleri, hased etmeleri, kibirlenmeleri ve zulüm yapmaları hep dünyayı sevmekle meydana gelir. 7- Cenab-ı Hak (celle celalühu) insanlara akıl vermekle birlikte yukarıda belirttiğimiz nimetleri de ihsan ederek; tebliğini tamamlamıştır. Teklif ve tebliğ yapmadan, imtihan etmeden kullarına azap vermesi o Azimüşşan'ın adaletine uygun düşmezdi. Mülkün sahibi olan için teklif etmeden de ceza vermek mümkün idi. Kendi mülkünde tasarruf eder. Buna rağmen suçsuz olana belâ vermedi ve vermeyecektir de.