Merhum Hattat Cemil Bilgiç ağabeyin vefat haberini öğrendiğimde hüzünlendim ve; "Her işim neden yarım kalıyor?" sorusunu kendime sordum. Akşam eve gittiğimde, Cemil ağabeyin yazdığı ve salonun duvarında asılı duran çerçevedeki beyti bir kez daha okudum... Molla Cami' nin yazdığı Farisi beyitte; "Ya Resulallah! Çi başed çün seg-i Eshab-ı Kehf? Dahil-i cennet şevem der zümre-i ashab-ı tu, O reved der cennet, men der cehennem key revast? O seg-i Ashab-ı Kehf, men seg-i ashab-ı tu..." yazıyordu. Yani Molla Cami diyordu ki; Ya Resulallah! Ne olur Eshab-ı Kehf'in köpeği gibi ben de senin eshabının arasında Cennete gireyim. O Cennete gitsin ben Cehenneme, reva mıdır? O Eshab-ı Kehf'in köpeği ben senin eshabının köpeğiyim. * Her akşam çerçevedeki hatta bakar ve satırlarda gizlenen derin anlamı bir kez daha düşünürüm. Gün boyunca dalıp gittiğim ve kendimi kaybettiğim zamanlarda her akşam âdeta beni gaflet uykusundan uyandırıyor gibiydi... * Kendisiyle her görüştüğümüzde hat üzerine sohbetler eder ve hat hocası merhum Hattat Hamit Aytaç'tan hatıralar naklederdi... Hat sanatının inceliklerini anlatırdı... Bir gün kendisinden bir istekte bulundum... "Dünyada ya garip bir insan, ya da yolcu gibi ol" hadis-i şerifini hat olarak yazmasını rica edince, gülümsedi ve tamam dedi... Ve ardından ilave etti; "İnşallah Mehmed Abi" dedi. * Aradan aylar gelip geçti... Daha beni görür görmez, ben sormadan; "Mehmed Abi, hattını hazırlıyorum" derdi... Bir gün kâğıtları çıkartıp masanın üzerine koydu ve hattın prova yazısını gösterdi... Tezhibinden, çerçevesine kadar üzerinde konuşup anlaştık... Yurt dışı seyahatinden döndüğümde Cemil Ağabeyin ameliyat olduğunu öğrendim. Geçen hafta ise vefat haberi gelince bana yazdığı ama yarım kalan ve tamamlayamadığı hadis-i şerif aklıma geldi... "Dünyada ya garip bir insan, ya da yolcu gibi ol" yüce sözdeki gibi Cemil Ağabey de garip bir insandı ve bir yolcu gibi olduğunu asla unutmayanlardandı... Yazı yarım kaldı ama kendisi, kendi yolculuğunu tamamladı. Geriye kalemi, kâğıtları ve duvarlarımızda asılı duran o 'eski yazı' diye bahsedilen satırlar kaldı...