Emine Erdoğan: Büyüklerimiz kültürümüzün taşıyıcılarıdır

A -
A +

Rahmetli annemin ihtiyarlığını göremedim zira 58 yaşında vefat etti.

 

Ancak merhum babamın 80’li yaşlarına şahit oldum. Geride kalan babamın hüznünü ve garipliğini iliklerime kadar yaşadım. Şimdi ne zaman o yaşlarda büyüklerimizi görsem, ruhuma işlemiş o hüzünlü duyguyu yeni baştan yaşıyorum.

 

Bugün “ihtiyar” kelimesi pek kullanılmıyor. Oysa “ihtiyar” kelimesinin “yaşlı” kelimesine göre bir üstünlüğü ve ağırlığı var. İhtiyar, "iki şeyden birini diğerine tercih etmek, seçip ayırmak, üstün tutmak" anlamı var. Kimi Türk devletlerinde (Delhi Türk Sultanlığı, Gazneliler vs.) "ihtiyar", bir idari ünvan olarak kullanılıyordu. Yani ihtiyar, tecrübe, muhakeme üstünlüğüne sahip olma anlamlarına geliyor... 

 

Önceki gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde çok anlamlı ve özel bir program vardı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kıymetli eşleri Emine Erdoğan Hanımefendi’nin “Yaşlılara Saygı Haftası” münasebetiyle Külliye’de verdiği iftar yemeğinin konukları Ankara’da bulunan huzurevleri sakinleriydi.

 

Hayatlarının bu son deminde hatırlanmış olmanın verdiği mutluluk ve memnuniyetin yüzlerinde okunduğu bu eli öpülesi emektarlarımız, büyüklerimiz, ihtiyarlarımız giyinip kuşanmış salonu doldurmuşlardı. Sohbet ettiklerim bu davetten çok memnun kaldıklarını söylüyordu. “Hanımefendi bizleri de unutmadı, Allah razı olsun” diyorlardı.

 

“Bereket, büyüklerle beraberdir” diyen Şeyh Edebali’nin sözleri geldi aklıma. Bugün bu sözün hikmetini bilen genç insan kaldı mı? Huzurevlerine götürülüp orada unutulan büyüklerimiz de bir zamanlar gençti, dinçti ve çalışıyordu her biri. Sonra sahneden indiler, onların yerini bir sonraki kuşak aldı. Bu devridaim kıyamete kadar sürüp gidecek.

 

Peki insanoğlu, henüz sahneden inmeyenler, yani ebediyen genç kalacağını zannedenler bu gerçeği ne denli idrak ediyorlar? Bunun cevabı Emine Erdoğan Hanımefendi’nin şu cümlelerinde saklıydı.

 

Büyüklerimiz, yakın tarihimizin canlı tanıkları, binlerce yıllık kültürümüzün manevi taşıyıcılarıdır. Yaşlıları ile bağ kuramayan bir toplum, geçmişin birikimiyle donanmış eşsiz bir pusuladan mahrum kalıyor demektir. Ne yazık ki modern çağın kabulleri, ebedî gençliği yücelterek, yaşlılığı normalin dışına itmeye çalışıyor... Hâlbuki, güçlü bireylerden oluşan güçlü bir toplum, hayatın bütün evreleriyle barışık bir hayat biçimiyle mümkündür. Böylesi bir toplum, gençliğin dinamizmi ile yaşlılığın bilgeliğini harmanlayabilen ülkelerin erişebileceği bir idealdir..."

 

Nezaketiyle, nezahetiyle, vefasıyla, bilgeliğiyle, muhabbetiyle, erdemiyle bu devletin zirvesine “hikmeti” taşıyan, atalarımızdan miras kalan hasletleri devletimizin kılcallarına bir nakış gibi ören, tavır ve tarzıyla, yaklaşımıyla devleti millete götüren Emine Erdoğan Hanımefendi, unutulmadıklarını, sevildiklerini, sayıldıklarını hissettirdiği büyüklerimizin hayır dualarını alırken tarih de bunu hiç şüphesiz şerh düşüyor.

 

İftar programından ayrılırken aklıma binlerce düşünce üşüşüyor. Mesela;

 

-Hızla yaşlanan dünyada huzurevleri de yeniliklerden nasibini almalı. Butik Huzurevleri yaşlılarımızın kendi muhitlerinde kurulmalı ve onlar yaşlandıkları çevrenin içinde kalmalıdır.

 

-İhtiyarlarımız üretmeye devam etmeli. Yani akli melekelerini kullanacakları faaliyetler yürütmeleri için desteklenmeli. Hatta her huzurevi, bünyesindeki ihtiyarımızın hatıralarını derlemeli ve kitaplaştırmalı. Devletin bir de böyle bir arşivi olmalı.

 

Hasılı, bizlere bu anlamda bir düşünme aralığı oluşturan Emine Erdoğan Hanımefendi’ye bizler de en kalbî muhabbetlerimizle teşekkür ediyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.