“Kapıyı kardeşi Kenan açtı. Yüzünde ağabeyinin bu sürpriz gelişiyle ilgili şaşkınlık vardı!..”
Kasabanın en sessiz sokağında yaşayan Hasan Amca, iki oğlunu alın teriyle büyütmüş, onları bugünlere getirmişti. Büyük oğlu Murat, iş güç derken babasından uzak kalmış, her defasında “sonra ararım, sonra giderim” diyerek yılları tüketmişti. Babasının kalbinde açtığı boşluğu fark etmiyordu.
Küçük oğlu Kenan ise durumu iyi olmasa da babasının yanında oluponun ihtiyacıyla kendi ihtiyacını aynı kefeye koymuş, babasının âdeta eli ayağı olmuştu.
Zaman bir su gibi aktı…
Bir gün Murat’ın kayınpederi hastalandı. Hastaneye koşturmaları, geceler boyu uykusuzluk, ilaçlar, bakım…Bu sorumluluk bu mesuliyet her geçen gün Murat’ı biraz daha düşünmeye itti. İçinde bir ses fısıldıyordu:
“Hayat, bakmadığın yüreklerin faturasını hiç beklemediğin yerden keser.”
Kayınpederinin başında geçen uzun bir gecedeMurat ilk kez kendi hayatıyla da yüzleşti. Babası yıllarca ona bakmıştı, o ise babasına bir günden bir güne bir telefon etmeye bile zaman bulamamıştı. Zaman bulamaz mıydı bir insan? Yoksa zaman bulamamak zaman ayırmamaktan mı kaynaklanıyordu?Şimdi bakmak zorunda olduğu kayınpederinin başında sabahlıyordu. Kayınpederi de babasıydı elbette. Ama kendi babası da babası değil miydi?
O an, kalbine şu cümle saplandı:
“Hayat ihmal ettiğin babanın vefasını başka bir vesileyle hatırlatır.”
Ertesi sabah dayanamadı. Fırsat oluşturup içindeki vicdan azabını da rahatlatmak üzere kalkıp babasının kapısına gitti. Kapıyı kardeşi Kenan açtı. Yüzünde ağabeyinin bu sürpriz gelişiyle ilgili şaşkınlık vardı. Ama nezaket üzere ağabeyine gülümsedi. Bu yaklaşım Murat’ı daha da mahcup etti.
“Abi, hoş geldin… Babam seni hep bekledi” dedi.
Murat’ın yüreği bir anda çözüldü.
O an anladı:
“Yanında durman gereken olduğunda yanında durmazsan, kader seni yanında durman gereken başka bir kapıya götürür.”
Günler geçti… Murat duygularıyla yüzleştikten sonra bu kez vicdani rahatlık içinde hem babasına hem kayınpederine koştu. Geciken ilgisini ikisine birden göstererek hatasını da telafi etmeye, kalbinde açtığı boşluğu kapatmaya çalıştı. Bedenen fazla zaman harcıyordu ama ruhen o kadar sakin o kadar huzurluydu ki... Gerçek sevgiyle...
Safiyet

