Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Kazakistan, Türkiye’den sonra en güçlü Türk Cumhuriyeti.

Kazakistan hem Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasında etkin rol oynamış hem de birçok öncü yaklaşımıyla diğer Türk Cumhuriyetlerini de cesaretlendirmiş dost ve kardeş ülkemiz.

Birtakım sosyal medya kullanıcısı ve yazar-çizer, stratejik öngörülerden uzak bir şekilde Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in ABD seyahatinde Başkan Donald Trump’a ettiği iltifatlara takılmış! Oysa dünya siyasi ve diplomasi tarihine baktığımızda bütün devlet başkanlarının zaman zaman bu kabil iltifatları kullanabildiğini görmekteyiz. Neyse…

Kasım Cömert Tokayev, tecrübeli bir devlet adamı. Ülkesinin Çin ve Rusya arasında tabiri caizse bir “sandviç” olarak kalma riskine karşı proaktif bir dış politika yürütüyor ve bu da ülkesine dünya düzleminde prestij kazandırıyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in kasım ayı içinde önce Washington’a, ardından Moskova’ya yaptığı üst düzey ziyaretler, Astana’nın çok vektörlü dış politikasının en somut göstergelerinden biri oldu. 6-7 Kasım’da ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Saray’da bir araya gelen Tokayev, 11-12 Kasım’da da önce gayriresmîolarak Novo-Ogaryovo’da ardından resmîolarak Moskova Kremlin Sarayı’nda Moskova Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüştü.

İki başkent arasındaki mesafe binlerce kilometre olsa da Tokayev'in bu kısa zaman diliminde katettiği diplomatik mesafe, Kazakistan’ın jeopolitik denge sanatını da gözler önüne seriyor.

Tokayev'in Washington ziyareti, ekonomik ağırlıklı bir nitelik taşıyordu. Görüşmelerde 29 anlaşma imzalandı; enerji, kritik mineraller, sivil havacılık, dijital dönüşüm ve altyapı alanlarında toplam değeri 17 milyar doları aşan projelere imza kondu. ABD tarafı, Kazakistan’ı “stratejik ortak” olarak nitelendirdi. Hazar havzasındaki enerji koridorlarının çeşitlendirilmesi ve Orta Asya’ya yönelik C5+1 mekanizmasının güçlendirilmesi mesajları da dikkat çekiciydi!

Moskova ziyareti, geleneksel stratejik ortaklığın teyit edildiği bir görüşmeye sahne oldu. Kremlin’de imzalanan “Kapsamlı Stratejik Ortaklık ve İttifak Deklarasyonu” ile ilişkiler yeni bir hukuki çerçeveye oturtuldu. Enerji alanında gaz tedariki, petrol transit projeleri, Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu’nun kesintisiz işletilmesi ve Rosatom’un Kazakistan’daki ilk nükleer santral projesini hayata geçirmesi kabilinden pek çok hayati meselede anlaşmaya varıldı. Rusya ve Kazakistan arasındaki ticaret hacminin 2025’te 30 milyar doları aşması hedefi tekrarlandı!..

Hasılı ABD ve Rusya ziyaretinin arka arkaya gerçekleşmesi, tesadüf olmaktan uzak diplomatik bir kurgunun parçasıydı aslında. Kazakistan, Rusya ile tarihsel, kültürel ve ekonomik bağlarını korurken, Batı ile ilişkilerini çeşitlendirme ve derinleştirme iradesini ortaya koyuyordu. Washington’dan alınan yatırım taahhütleri, Astana’nın enerji ihracat rotalarını çeşitlendirme girişimleri, Moskova ile varılan mutabakatlar, enerji güvenliği ve bölgesel istikrar açısından önemliydi.

Tokayev'in bu çift yönlü diplomasisi, küresel güç rekabetinin yoğunlaştığı bir dönemde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin en güçlü veen büyük ülkelerinden birinin “taraf seçmeme” ilkesini nasıl başarıyla uygulayabildiğinin bir göstergesidir. Kazakistan ne Batı’nın ne de Doğu’nun baskısı altında “ya/ya da” tercihine zorlanmak yerine “hem/hem de” yaklaşımıyla hareket alanı oluşturuyor.Olup biten tam olarak budur! Kazakistan’ın proaktif diplomasisi kısa vadede ekonomik kazanımları artırırken, uzun vadede bölgesel istikrara da katkı sunabilecek bir öngörüye matuf.

Mamafih bu denge politikası risksiz değildir.

Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, yaptırımların kapsamı ya da büyük güçler arasındaki muhtemel yeni gerilimler, Astana’yı zorlayıcı senaryo ve durumlarla karşı karşıya bırakabilir. Ancak Tokayev yönetimi, şu ana kadar süregelen uygulamalarıyla bu riskleri proaktif diplomasi ve pragmatik iş birliğiyle ustalıkla yönetebileceğini gösteriyor.

Türkistan’ın geleceğinde söz sahibi olmak isteyen her başkent, Astana’nın bu ince ayarlı diplomasisinden birtakım dersler çıkarabilir.

Sonuç olarak, her iki ziyaret, Kazakistan’ın Washington-Moskova ekseninde küresel ve bölgesel dengelerde etkin bir aktör olduğunu tescillemiştir.

Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR