4,5 - 6,5 - 8,5

Futbolda yeni bir ‘oyuncu konumlandırması’ var. 4,5 - 6,5 - 8,5 diyorum ben buna. Pep Guardiola’nın M. City’de Akanji ile Ancelotti’nin kısmen Kroos ile uyguladığı sistem. Fakat bu sistemde defans örgüsünü iyi kurmak lazım. Pep bu sistemde üçlü stoper kullanıyor. Akanji düz bir hatta hem kendi defansında beliriyor hem rakip defans önünde. Rakibi şaşırtıyorlar, defans güvenliğini de zaafa uğratmıyorlar.

 

Hakan’ın ağır görevi

 

Montella da Hakan Çalhanoğlu ile bunu uyguluyor. Bu bir avantaj. Bu görevi yapmak herkesin harcı değil. Hakan bu gözle izlendiğinde çok önemli işler yapıyor. Fakat stoperlerinizin (bu avantajı kullanabilmeniz için) gol bölgesinde rol alması lazım. Dün ilk yarıda dörtlü defans oynadık. Abdülkerim’i bu gözle izledim, ofansif anlamda birkaç deneme (gol pası) dışında yetersizdi. Mert Müldür’ün çapraz rakip on sekize inişleri iyiydi. Kaan ortalarda yoktu.

 

Vincenzo ikinci yarıda Merih’i sahaya ve sağ beke sürdü. Sanırım bu yetersizliktendi. Rakibi karşılarken dörtlüydük, hücumda üçlüye döndük. Ön alana kalabalıklaştırdık. Arda da resital sunmaya başlayınca ipleri elimize aldık. Bir Barış, üç Arda, bir Orkun’la gol denemesi yaptık. Sonra Barış golü buldu. Rakip alana planlı yığılmanın eseriydi bunlar. Kalecileri maçın adamı oldu.

 

Arda resital sundu

 

Stoper tandemimiz beni turnuva öncesi tedirgin ediyor. Abdülkerim banko, tamam. Fakat Merih formsuz. İkinci golde rakibini kaçırdı. İtalya maçında yaptığı top kaybıyla az kalsın gol yiyorduk. Samet yediğimiz ilk golde hatalıydı. Montella buraya nasıl çare bulacak? Bu tür bir turnuva hata kabul etmez.  

 

Geri düşmemize rağmen Orkun, Salih, Hakan’la orta blokta topa sahip olup, sakin kalmamızı beğendim. Arda formda ve güvenli. Onun bulunduğu sağ kanada Polonya beş-altı oyuncu yığmak zorunda kaldı. Planlı hücuma çıkamaz oldular. Zaten ikinci golleri de yine uzun topla geldi. Mağlup olduk ama önemli değil. Bu tür maçlar eksikleri görmek için zaten. 

 

Maçın adamı: Kaleci Szczesny