Birlikte rahmet vardır ayrılıkta ise azap...

A -
A +

İmâm-ı Beyhekî hazretleri buyurdu ki: "Müslümanlar bozulduğu zaman, bunlardan önce olanların doğru yoluna sarılmalısın! Bir kişi kalsan bile, o yoldan ayrılmamalısın!"

Her Müslüman, birlik ve beraberliğe çok ehemmiyet vermeli, memleketin kalkınması için maddî, mânevî çalışmalı, din bilgilerini iyi öğrenmeli, haramlardan sakınmalı, Allahü teâlâya ve kullarına karşı olan vazîfelerini, borçlarını yerine getirmeli, İslâmın güzel ahlâkı ile bezenmeli, kimseye zarar vermemeli, fitne, yani anarşi çıkarmamalıdır. Dînimiz, böyle olmamızı emrediyor.

Peygamber efenimiz, yeryüzündeki bütün Müslümânların tek bir îmân yolunda, Dört Halîfesinin doğru yolunda, birleşmelerini emir buyurdu. İslâm âlimleri, el ele vererek, çalışıp, Dört Halîfenin itikad, îmân yolunu kitaplara geçirdiler. Peygamber efendimizin emrettiği bu tek yola, Ehl-i sünnet vel-cemâat ismini verdiler. Yeryüzündeki bütün Müslümanların, Ehl-i sünnet yolunda birleşmeleri lâzımdır. İslamda birlik istiyenler, mevcut olan bu birliğe katılmalıdırlar.

Bu Dört Halîfeden her biri, kendi hilâfetleri zamanında, birbirleri ile uygun, her türlü ayrılık lekesinden temiz idi. Kardeşlik ve birlik üzere idiler. Her biri, İslâm memleketlerini şirkten ve müşriklerin kininden korudular. Bu Dört Halîfeden sonra da, Müslümanlar îmân ve itikadda birlik idi. Her ne kadar, oruç, hac, zekât ve başka yapılacak işlerde ayrılıkları oldu ise de, inanılacak şeylerde ve Resûlullah efendimizi, Onun Eshâbını sevmekte, hepsini hâlis olarak tanımakta hiçbir kusur, noksanlık, bozukluk ve gevşeklik olmadı.

O hâlde, yeryüzündeki bütün Müslümanlar, el ele vermeli, itikaddaki ayrılıklarını ortadan kaldırmalı, tek kurtuluş yolu olan Ehl-i sünnet itikadında birleşmelidir. Îmânda, ahlâkta, adâlette birlik hâsıl olunca, her bakımdan kuvvetli olunur ve Müslümanların da hiç kimseden korkusu olmaz. Abdülganî Nablüsî hazretleri Hadîka kitabında diyor ki:

"Cemâat rahmettir. Yani Müslümânların hak üzerinde birleşmeleri, Allahü teâlânın merhamet etmesine sebep olur. Tefrika, bölünmek ise azaptır. Yani Müslümanların topluluğundan ayrılmak, Allahü teâlânın azap yapmasına sebep olur. Demek ki, her Müslümanın doğru yolda olanlara katılması lâzımdır. Îmânı doğru olanlar az olsa dahi, bunlara katılmalı, bunlar gibi inanmalıdır.

Doğru yol, Eshâb-ı kirâmın yoludur. Bu yolda olanlara, Ehl-i sünnet vel-cemâat denir. Eshâb-ı kirâmdan sonra, ortaya çıkan bâtıl, bozuk kimselerin çok olması insanı şaşırtmamalıdır."

Netice olarak, rahmet olan cemaatten, topluluktan ayrılmamalıdır. İmâm-ı Beyhekî hazretlerinin buyurduğu gibi:

"Müslümanlar bozulduğu zaman, bunlardan önce olanların doğru yoluna sarılmalısın! Bir kişi kalsan bile, o yoldan ayrılmamalısın!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.