İslâma hizmet, insanlığa hizmettir

A -
A +
İnsanlığa hizmet, İslâma hizmet ile olur. İnsanlığa düşman olanlar, İslâmiyeti yok etmeye çalışmıştır. Saldırmalarının en tesîrlisi, Müslümanları aldatmak, içeriden yıkmak olmuştur.

Herkes, insanlığa hizmet etmenin en şerefli vazife olduğunu ve bunun için çalıştığını söyler. Kendi keyfi, zevki ve para kazanmak için olan çalışmalarını, didinmelerini, bu hizmet maskesi ile örtenler pek çoktur. İnsanlara hizmet, onları dünyada ve âhirette rahata, huzura kavuşturmak demektir.

Bunun da, tek yolu, tek başarıcısı, insanları yaratan, yetiştiren, merhameti ve ihsânı sonsuz bol olan Allahü teâlânın gösterdiği, saadet yolu, yani İslâmiyettir. İnsanlığa hizmet, İslâma hizmet ile olur. İslâma hizmet, insanlığa hizmettir. İnsanlığa düşman olanlar, İslâmiyeti yok etmeye çalışmıştır. Saldırmalarının en tesîrlisi, Müslümanları aldatmak, içeriden yıkmak olmuştur. Onları bölmüşler, birbirine düşman etmişler, dinsizlerin pençesine düşmelerine sebep olmuşlardır.

İslâmiyete hücum edenlerin başında, ingiliz câsusları gelmektedir. Bir İngiliz câsusu olan Hempher, hatıratında diyor ki:

"Devletimiz, Hindistan, Çin ve Orta Doğu'daki sömürgelerinde nisbeten zayıftır, tam mânâsı ile idaremizin altında değildir. Hükûmetimizin, Hindistan için hiç endişesi yoktur. Zîrâ Hindistan, değişik milletlere, ayrı dillere ve zıt çıkarlara sahip bir ülkedir. Çin'den de pek korkumuz yoktur.

Çünkü Çin'e hâkim olan Budizm ve Konfüçyüs dinlerinin canlanmasından korkulmuyor. Zîrâ bunlar, hayatla hiç ilgilenmeyen, iki ölü dindir. Bu iki ülke, biz İngiltere hükûmetini rahatsız etmiyor.

İslâm memleketleri ise son derece rahatımızı bozuyor. Osmanlı devleti ile birkaç anlaşma yapmıştık. İrân hükûmeti ile de, gizlice birkaç anlaşma yapmış ve bu iki ülkeye, mason yaptığımız, devlet adamlarını yerleştirmiştik. Rüşvet, kötü idare ve din bilgisi noksan idarecilerin, güzel kadınlarla meşgul olup, vazîfelerini unutması, bu iki ülkenin belini kırdı. Fakat, bütün bunlara rağmen, şu sayacağım sebeplerden dolayı yaptıklarımızın beklediğimiz neticeyi vermemesinden endişe ediyorduk. Müslümanlar, İslâma son derece bağlıdırlar. Osmanlıların, yaptıklarımızın farkına vararak, plânlarımızı bozup tesirsiz hâle getirmelerinden çok endişe ediyorduk. Bir de, İslâm âlimlerinden son derece rahatsızdık. Lâkin, ümitsizliğe kapılmıyorduk. Çünkü biz, derin nefes almayı ve sabretmeyi âdet edinmişizdir..."

Netice olarak İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin bir talebesine yazdığı mektubun sonunda buyurduğu gibi:

"Bunun için, gücüm, kuvvetim olmadığı hâlde, yardıma koşmaya özeniyorum. Güçlükleri yenerek, İslâmiyete ufacık bir hizmet edebilmek yolunu arıyorum. İyilerin çoğalmasını isteyen de, onlardan sayılır buyurmuşlardır."



UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.