"Ümmetimin günahkârları için ne yapacaksın?"

A -
A +
Resulullah efendimiz bir gün Âişe validemize buyurur ki: "Sen mü'minlerin annesisin, annenin çocuklarına şefkatli olması lâzımdır! Ümmetimin günahkârları için ne yapacaksın?"

Bedenin herhangi bir uzvu rahatsızlandığında bütün uzuvlar perişan oluyorsa, hasta olan uzuv iyileşince diğerleri de rahatlıyorsa, Müslümanlar da, içlerinden birisi rahatsız olduğu zaman, o kimse bu rahatsızlıktan kurtuluncaya kadar rahatsızlık duymalıdırlar.

Peygamber efendimiz bir gün, bir yerde otururlarken, hazret-i Ebû Bekr, hazret-i Ömer, hazret-i Osman ve hazret-i Ali yanlarına gelirler. Resûlullah efendimiz birden ağlamaya başlar. Sebebi sorulunca, ümmetinin günahları sebebi ile olduğunu bildirirler. Bunun üzerine her biri, ümmetin günahlarından bir miktar alacaklarını ifade ederler. Resulullah efendimiz, biraz ferehlayıp hazret-i Aişe validemizin yanına giderler ve durumu anlatırlar. Sonra da;

-Ya Âişe! Sen mü'minlerin annesisin, annenin çocuklarına şefkatli olması lâzımdır! Peki sen ümmetimin günahkârları için ne yapacaksın? diye sual eder. O anda hazret-i Fatıma da oradadır. Hazret-i Aişe validemiz, önce hazret-i Fatıma'nın söylemesini talep eder. Hazret-i Fatıma da;

-Ey Babacığım, Mîzan'ın kurulacağı yere gelip, ümmetinin hesabını takip etmek için orada duracağım. Ümmetinin günâhları sevaplarından ağır gelirse, oğlum Hasan'ın zehirle kirlenmiş gömleğini onların sevap kefesine koyacağım. Şâyet sevap kefeleri yine de ağır gelmezse, bu sefer oğlum Hüseyin'in kanla kirlenmiş gömleğini ilave edeceğim, diye arz eder. Resulullah efendimiz, tekrar hazret-i Âişe validemize dönerek;

-Ey mü'minlerin annesi! Sen ne diyorsun, sen ne yapacaksın? diye sual ederler. Hazret-i Âişe validemiz cevap vermeden odasına girer ve secdeye kapanıp ağlayarak;

"Ya Rabbî! Sen, beni mü'minlerin annesi yaptın, kalbime evlât şefkati koydun ve onların sevgisini gönlüme yerleştirdin. Sen bilirsin ki, bir ana, çocuğunun Cehenneme girmesine râzı olamaz. Bunun için onları benimle Cennete gönder! Yoksa beni de onlarla Cehenneme koy!" diye dua eder. Hazret-i Aişe validemizin bu yalvarışının akabinde, Cebrâil aleyhisselâm gelerek Peygamber efendimize;

-Bu ne hâldir yâ Resûlallah! Allahü teâlâ; "Âişe-i Sıddıka'ya de ki, O'nu, Cehenneme göndermem benim keremime yakışmaz. Çünkü O, Habîb'imin zevcesidir. Çocukları, annelerinden ayırmak da câiz değildir" buyurdu diye bildirir.

Netice olarak, Resulullah efendimizin ve Onun Eshabının, mü'minlere karşı şefkati, merhameti böyle idi. Peygamber efendimizin ve Onun vârislerinin, bu söz ve nasihatlerini hiçbir zaman unutmamamız ve bu şefkate, bu merhamete layık olmaya çalışmamız lazımdır. Aksi hâlde, mahrum kalır ve perişan oluruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.