Ülkemi, o şiirlerle sevdim ben; en çok da türkülerle... Bu muhteşem coğrafyanın üzerine neyi işleseniz yakışıyor; binlerce yıldır olduğu gibi... Gültekin Samanoğlu, "Anadolu Türküsü" şiirinde, "Dağınık özlemler bir iç çekişte saklı,/ Saklı: yağmur ki bulutta, yel ki yaprakta./ Yağmurda bereket, yelde durulu denkler;/ Kavurmuş Anadolu'yu bir hain kurak/ Kurak da kurak, kurak da kurak, kurak da..." diyor, Anadolu'daki bir kuraklığın trajedisini anlatırken... Turgut Uyar da "Türkiyem" şiirinde, "Seni boydan boya sevmişim,/ Ta Kars'a kadar Edirne'den./ Toprağını, taşını, dağlarını/ Fırsat buldukça övmüşüm./ Sen vatanımsın, ekmeğimsin/ Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca../ Zonguldak'ta 63 numara/ Nazlı sahiller Akdeniz'de./ Sevdasın ciğerlerimde parça parça/ Yarı kalmış dileğimsin..." diye işliyor memleket sevgisini... Olgunluk resimleri Ya, Kırşehir'in "Acem Gızı" türküsüne gizlenen sır? "Çırpınıp da şan ovaya çıkınca/ Eğlen şan ovada gal Acem Gızı./ Uğrun uğrun gaş altından bakınca/ Can telef ediyor gül Acem Gızı." Bu türküler ve şiirler eşliğinde çıktığım Anadolu yolculuğunda, şimdi de Rahmi Pehlivanlı'nın durağındayım. Sarının, yeşilin, kırmızının, kiremit renginin, turuncunun velhasıl bütün renklerin doluştuğu resimleriyle "Renk Renk Anadolu"yu oluşturan ressam, bugüne kadar sanat hayatındaki bütün gel-gitleri bu olgunluk dönemi projesi ile noktalamış gibi... O, "Kralların Ressamı" olarak tanındı uzun yıllar; "Portreler"i geniş kesimler tarafından ilgiyle takip edildi ve koleksiyonlara girdi. Dünyanın bir çok ünlü simaları ile çalıştı. Fakat bütün bunlar onu tatmin etmemiş olacak ki, Anadolu'ya yöneldi ömrünün son yıllarında... Büyük koleksiyon Sanatçı, "Renk Renk Türkiyem" başlığını taşıyan koleksiyonunda suluboya ve yağlıboya çalışmalarını topladı. Gördüğü ve duyduğu Türkiye'nin resimlerini yaptı hiç durmadan. Tuvaline yansıttığı ülke, bazen nostaljik fakat durduğu andaki her zaman güzel Türkiye... Eşi Nurhan hanımla, 1982 yılında başladığı bu serüveni küçücük bir otobüs-karavanla sürdüren Rahmi Pehlivanlı, Anadolu'nun hemen hemen her köşesini dolaşarak gördüklerini, duyduklarını resmetti. Bu yolculuk tam on yıl sonra, yani 24 Ağustos 1992 yılında vefatıyla son buldu. Eşi Nurhan hanım, yılmadan, yorulmadan eşinin bıraktığı yerden projeyi yaşatmaya çalışıyor. Rahmi Pehlivanlı adına kurulan PEKSAV, projenin en önemli unsuru. "Renk Renk Türkiyem", dünyanın belli başlı sanat merkezlerinde izlenime sunulacak ama meraklısı için bir not vermek istiyorum; isteyenler, sanatçının Anadolu ruhunu yansıtan eserlerini 28 Nisan'a kadar Emlak Sanat Galerisi'nde (0 212 252 61 00) görebilir... Portrelerin ressamı Portre ve kralların ressamı olarak tanınan Rahmi Pehlivanlı, 1926'da Ankara'da doğdu. Sanatçıya ödül kazandıran eserlerinin bir bölümü Avrupa, Amerika, Ortadoğu ve Afrika'ya kadar dünya müzelerinde, özel koleksiyonlarda bulunuyor. 60'ın üzerinde sergi açtı. 25'ten fazla devlet adamı ve kralın portresini yaptı. 1969 yılında Portre Dünya Birincilik Ödülü, 1978'de "Yılın Adamı" ödülünü aldı; 1981'de Roma Accademia Universale tarafından "Fahri Hoca"lık unvanı verildi. 1952 yılından, vefat tarihi olan 1992'ye kadar süren sanat hayatında birçok başarıya imza atan Rahmi Pehlivanlı adına kurulan PEKSAV, "Renk Renk Türkiyem" koleksiyonunu sergiliyor ve sanatçı adına bir müze kurmak için çalışıyor. Farklı bir 'Fetih' Bugünkü alkış, Beyoğlu Belediye Başkanlığı'nın... Tam 7 yıldır İstanbul'un fethini çeşitli törenlerle kutlayan belediye, bu yıl da fethin ruhuna ve günümüze daha uygun bir hale getirilmesi için geniş çaplı hazırlıklar yapıyor. Okmeydanı, Fatih Sultan Minberi'nde başlayan kutlamalar, Dolmabahçe'deki törenlerle devam ediyor. Kadırgaların Dolmabahçe'den Taksim'e çekilmesi, oradan da Kasımpaşa'ya indirilmesiyle son bulan programlar için bu yıl Taksim bölümü daha farklı bir anlayışla ele alınacak. Geçmişten günümüze, Türk kültür ve sanatının güzel örneklerini bir program dahilinde sunacak olan etkinlikleri, yaşadığımız ekonomik sıkıntılara ve çöken moral değerlere rağmen aynı canlılık ve fedakarlıkla yapacak olan Beyoğlu Belediye Başkanlığı'nı kutluyorum. YORDAM Şiire bir şey getirmek yerine şiir yazmış olmayı tercih ederim. Bizim nesil, oyunu kendi sahasında kabul ediyor; topu karşı sahaya bir türlü yıkamadık. Ama en zor maça da bizim nesil çıktı. *Süleyman Çobanoğlu EZBER İstanbul'umun Dili annemin dili babamın dili İstanbulumun dili İstanbullumun dili İstanbulumun efendisi hanımefendisi sokaklarımın bekçisi yoğurtçusu, balıkçısı can dilimi konuşanım canım benim ninnilerimi bu dil söyledi masallarımı bu dil bu dille duydum türkülerimi bu dille okudum şairlerimi "zalim beni söyletme derûnumda neler var" *Asaf Hâlet Çelebi