Babacan nereye koşuyor?

Sesli Dinle
A -
A +

Anlaşılır gibi değil! Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan son günlerde yaptığı açıklamalarla şaşırtmaya devam ediyor. Hem kendisinden hem de partisinin yetkili isimlerinden yapılan açıklamalar toplumun büyük ekseriyeti tarafından tepkiyle karşılanıyor.

 

Yakın zamanda seçime girecek bir partinin genel başkanı ve yetkili isimlerinden bazıları özellikle toplumun büyük çoğunluğu tarafından kabul ve takdir gören şeyleri doğrudan hedef alıyor.

 

Dışarıdan Babacan ve partisini izleyen biri “Doğru yanlış, iyi kötü, sevilen sevilmeyen, milletin harına zararına fark etmez, sen şaşırtmaya devam et, hedef al” diye akıl vermiş olabilir diye düşünebilir. Yoksa son günlerde yapılan açıklamalar nasıl izah edilebilir ki?

 

Siyaseti hiç bilmeyen, içinde, kıyısında köşesinde bulunmamış, siyasetten bihaber biri Babacan gibi davransa, normal karşılanabilir. “Heves yapmış, her şeyi denedikten sonra bir de siyaseti denemek istiyor. Bırakın denesin” denebilir.

 

Ama Babacan böyle değil, daha genç yaşta siyasetin içinde yer almış, 13 yıl gibi uzun ve kesintisiz bir süre bakanlık ve başbakan yardımcılığı gibi önemli mevkilerde bulunmuş, 2000’lerin başında özellikle savunma sanayi konusunda Türkiye’nin eksikliklerini görmüş, bu konuda müttefiklerin Türkiye’ye karşı tavırlarını yakinen yaşamış, 2004 Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısının yapılmasına ve alınan kararlara şahit olmuş, terörle mücadelenin zorluklarının neler olduğunun ve alınan kararların konuşulduğu bakanlar kurulu toplantılarına katılmış biri nasıl toplumu rahatsız eden açıklamalar yapabilir? Nedir bunun arkasındaki motivasyon? İyi düşünmek lazım.

 

Son günlerde kendisi ve partisinin yetkili kişileri tarafından, tepki çeken açıklamalar devam ederken, Babacan çıtayı daha da yükseklere taşıdı.

 

Bayraktar ailesinin ömrünü vererek, gece gündüz, yaz kış demeden her Türk evladını mutlu eden İnsansız Hava Araçlarını hedefe koydu.

 

Terörle mücadelede, sınır ötesi operasyonlar ve dost ve müttefik ülkelerin askerî başarılarında kritik rol oynayan İHA/SİHA’ların Babacan’ı rahatsız ettiği ortaya çıktı.

 

İHA/SİHA/TİHA’lar dünyada “oyun ve savaş konsepti”ni değiştirici gelişme olarak görülürken, özellikle dost ülkeler tarafından gıptayla izlenirken, başta Yunanistan, Ermenistan ve terör örgütü PKK ve bileşenleri tarafından düşmanca tanımlanırken, Türkiye karşıtı kişiler tarafından “Durdurun bunları” çağrıları yapılırken, Babacan’ın doğrudan Bayraktar ailesini hedef alması ve Türkiye düşmanlarıyla aynı safta yer almasının mutlaka bir gerekçesi olmalı.

 

Bir muhalefet partisi iktidar partisi ve iktidar blokuna karşı elbette muhalefet olur, onları eleştirir, yerden yere vurur. Burada bir sorun yok. Sorun, iktidara karşı muhalefetlik yapacağım, iktidara karşı olacağım diye ülkeye karşı olmaktır! Ülkeyi yönetmeye talip birinin iktidar karşıtı olması anlaşılır ama ülke karşıtı olması anlaşılabilir değil.

 

Yıllardır ülke yönetiminin en tepe noktalarında bulunmuş biri olarak Babacan, AK Parti’den ayrıldıktan sonra ne hikmetse terör örgütlerinin, özellikle PKK ve bileşenlerinin faaliyetlerini görmedi, gördüyse bile sesini çıkarıp iki çift söz söylemedi. PKK terör örgütüne evlatlarını kaptırmış olan Diyarbakır Annelerinin yıllardır ısrarla sürdürdüğü nöbeti ve bunların bir yerleri işaret etmelerini göz ardı etti. Başta ABD olmak üzere bazı Batılı müttefik(!) ülkelerin terör örgütüne desteğine en ufak bir ses çıkarmadı.

 

Şimdi bunlar yetmiyormuş gibi, kalktı terörle mücadelede Türkiye’nin elini güçlendiren, müttefik görüntüsündeki namertlere muhtaç etmeyen ve milletin gurur kaynağını oluşturan İHA/SİHA’ların mimarı Bayraktar ailesini hedef aldı.

 

Neymiş efendim?

 

Başta İHA/SİHA'lar olmak üzere savunma sanayi alanındaki gelişmeler seçim sürecinde iktidarın en büyük propaganda aracıymış. Bu yüzden durmayacakmış, dokunacakmış.

 

Sayın Babacan, Türkiye’nin tüm zorluklara, açık ve örtülü ambargolara rağmen savunma sanayi alanında yaptığı göz kamaştırıcı gelişmeler seçim yatırımı değil, propaganda aracı değil, BEKA yatırımıdır.

 

Belki Ankara’dan bakınca fark etmiyor olabilirsiniz. O zaman Atina’dan, Erivan’dan, Washington’dan Brüksel’den bakın. O da yetmiyorsa Kandil’den bakın!!!

 

Savunma Sanayi siyaset meselesi değil, istikbal meselesidir.

 

Ülkenin ve milletin kırmızı çizgisidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.