İsveç gerçekten NATO’ya üye olmak istiyor mu?

Sesli Dinle
A -
A +

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile başlayan Ukrayna Savaşı’ndan sonra kendi güvenliklerini sağlamak için uzun yıllardır sürdürdükleri tarafsızlık politikalarını bir tarafa bırakarak NATO’ya üye olmak için İsveç ve Finlandiya harekete geçtiler.

 

Fakat Finlandiya’yı bir tarafa bırakacak olursak, İsveç’in niyeti ile hareketleri arasında uyuşmayan taraflar var.

 

Nasıl mı?

 

İki ülkenin başvurusundan sonra doğal olarak Türkiye içinde olduğu güvenlik örgütüne üye olmak için başvuran devletlerden kendi güvenliği konusunda hassasiyet içinde olmalarını talep ediyor. “Siz kendinizi güvene alırken benim güvenliğimi tehlikeye atacak davranışlarda bulunmazsınız. Üyesi olduğum NATO’ya üye olmak istiyorsanız benim haklı isteklerimi yerine getirmeniz gerekiyor. Göz göre göre Türkiye’ye karşı faaliyet içinde olan terör örgütlerine destek veremezsiniz, onlara yataklık ve yardım yapamazsınız, onlar için güvenli alan olamazsınız. NATO’ya üye olmak isteyen ülke Türkiye karşıtı grupların rahat rahat cirit attığı bir yer olmaz” diyor.

 

Türkiye’nin tavrı üzerine üç ülke (Türkiye-İsveç-Finlandiya) arasında sürecin rahat işlemesi ve aday olmak isteyen ülkeler tarafından verilen sözlerin yerine getirilmesini takip için mutabakat imzalandı. Fakat aradan geçen zamanda özellikle İsveç bildiğini okumaya devam ediyor.

 

Gören de kendi güvenliğini sağlama almak için NATO’ya başvuru yapan ülkenin İsveç değil de Türkiye olduğunu zanneder.

 

Üç ülke arasında imzalanan mutabakattan sonra İsveç’te Türkiye karşıtı terör örgütlerinin ve destekçilerinin faaliyetleri daha da arttı. Neredeyse gün aşırı gösteri yapıyorlar. İsveç güvenlik güçlerinin kontrolü altında güvenli bir şeklide terör örgütü mensupları Türkiye karşıtı faaliyetlerini seriye bağladılar.

 

Şimdi bunlar yetmiyormuş gibi işe bir de aşırı sağcı ve İslam/Müslüman düşmanı biri kutsal kitabımız Kur'ân-ı kerimi yakma girişimiyle devreye girdi. Çifte vatandaş olan Danimarkalı siyasetçi kılıklı İslam düşmanı provokatör Rasmus Paludan en kutsallarımızdan Kur'ân-ı kerimi Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde yakarak bir rezalete imza atmak için İsveç makamlarından izin istiyor, onlar da güya “ifade özgürlüğü” adına buna izin veriyor.

 

NATO’ya üye olmak isteyen İsveç açıkça Türkiye’nin damarına damarına basmayı sürdürüyor. Kör gözüm parmağına Türkiye’yi rahatsız edici ve İsveç’in üyeliğini zora sokucu ne kadar rezalet varsa müsaade ediliyor.

 

Tüm bunlar üzerine insan sormadan edemiyor:

 

Sahi İsveç kendi güvenliğini sağlama almak için Türkiye’nin de üyesi olduğu güvenlik örgütü NATO’ya üye olmak istiyor mu?

 

Tamam, NATO’ya üye olmak isteyen İsveç ne yaptığını bilemiyor. Niyetiyle eylemleri arasında bir türlü ayar tutturamadı diyelim.

 

Ya İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda destek veren, onu arkasından ittiren, Türkiye ile ikili ilişkilerinde bile İsveç’in üyelik konusunu masada tutmaya çalışan başta NATO’nun en önemli ülkesi ABD ve AB’nin önemli ülkeleri?

 

Onlar niye sürecin İsveç tarafından enfekte edilmesine ses çıkarmıyorlar?

 

Sizce bu sürecin yürütülme şeklinde ve sürecinde bir gariplik yok mu?

 

İsveç NATO’ya üye olsa bile mevcut hâliyle bir laboratuvar olarak kalsın istiyorlar.

 

Hem NATO hem de AB’nin önemli ülkeleri İsveç’i mevcut hâliyle tutmak istiyorlar. Nedir İsveç’in mevcut hâli?

 

İsveç uzun zamandır terör örgütleri ve belli gruplar için tam bir sığınak ve laboratuvar görevi görüyor. Burada strateji çalışıyorlar, rapor hazırlıyorlar, kaynak yolları buluyorlar, kendilerini Batı kamuoyu önünde bir STK gibi sunuyorlar. Terör örgütleri ve bazı STK görünümlü gruplar üzerinden operasyon çekmek istedikleri ülkelere karşı burada ilişki kurdukları ağlar üzerinden işler çeviriyorlar.

 

Bu durumun İsveç NATO’ya üye olsa dahi devam etmesini istiyorlar. Bu yüzden olan bitene sessizler, uzaktan izliyormuş gibi yapıyorlar.

 

Bilmiyorlar ki, Türkiye bu hâliyle İsveç’in üyeliğine “Evet” demez. En azından mevcut yönetim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.