Terörle mücadele ederken teröre omuz verenler

A -
A +

ASALA terörü dâhil Türkiye 1970’lerin başından beri terörle mücadele ediyor. ASALA teröristleri tarafından onlarca diplomatımız şehit edildi. ASALA terörü bitti, vakit kaybetmeden onun yerini PKK terörü aldı. 1980’lerin ortasından itibaren PKK aralıksız terör eylemlerine devam ediyor.

 

Aradan geçen onlarca yılın bize gösterdiği net bir durum var; söz konusu terör örgütleri sadece kendi imkânlarıyla hareket etmediler/etmiyorlar aynı zamanda içinde Türkiye’nin önemli müttefiklerinin(!) de olduğu devletler tarafından destekleniyorlar. Yani bu terör örgütlerine devlet destekli terör örgütleri de diyebiliriz.

 

Türkiye karşıtı faaliyet içinde olan terör örgütleri sadece bazı devletler tarafından desteklenmiyor, aynı zamanda Türkiye’deki bazı kurum, dernek, vakıf ve kişiler de terör örgütlerine alan açıyor, omuz veriyor.

 

Maalesef teröre omuz verenler insanlık, millet ve bu topraklar için en ufak bir hassasiyet taşımıyorlar. “Bu millet 40-50 yıldır terörle mücadele ediyor. Evlatlarını teröre kurban veriyor. Kaynaklarını terörle mücadeleye harcıyor. Bazı aileler evlatlarını teröre kaptırıyor” diye düşünmeden, arsız ve utanmazca terör dilini kullanmayı sürdürüyorlar.

 

Türkiye terörle mücadelesini kararlı ve sonuç alıcı bir şekilde sürdürürken “Barış ve demokrasi pıtırcığı” kılığına bürünen malum kişi ve kuruluşlar vakit kaybetmeden sürece dâhil olup teröre alan açma çabasına düşüyorlar.

 

Ne zaman terörle mücadelede kararlı bir durum oluşsa, terör örgütlerinin kayıpları artsa, örgütler sıkışıp zor durumda kalsa “Barış ve demokrasi pıtırcıkları” hemen ortaya çıkıyor ve örgütlerin sözcülüğünü yapmaya başlıyorlar.

 

İşin ilginç yanı, terör örgütleri zor durumda kaldığında ortaya çıkan bu “Barış ve demokrasi pıtırcıkları”, şehit haberleri geldiğinde, terör eylemleri olduğunda, çocuklar kaçırıldığında, katliamlar yapıldığında, doktorlar, hemşireler, öğretmenler, korucular, bebekler öldürüldüğünde ve anneler çocuklarını terör örgütlerinden kurtarmaya çabaladığında ortalıktan kayboluyorlar…

 

Terör eylemlerinden değil, terörle mücadeleden rahatsızlık duyuyorlar. Bu özelliklerini saklama gereği dahi duymuyorlar.

 

En son örneğini daha yeni yaşadık; terörle mücadele her alanda sonuç alıcı bir şekilde devam ederken, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı çıktı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni terörle mücadele yürütürken kimyasal silah kullanmakla suçladı. Yönetimini ele geçirdiği birliği kullanarak hiçbir delile dayanmayan çirkin iftirasını Avrupa’da verdiği konferanslarla sürdürdü.

 

Terör örgütü PKK ve bileşenleri doktorları, hemşireleri, sağlıkçıları, çocukları öldürürken ve ambulansları ve hastaneleri yakarken görevini unutup sesini çıkarmayan malum şahıs ve avaneleri terör örgütü sıkışınca sahnede hemen yerini aldı.

 

TTB Başkanı sahnede yerini alır da diğer “Barış ve demokrasi pıtırcıkları” durur mu?

 

Hemen sıraya girdiler ve onlar da sahnede yerlerini aldılar.

 

Boğaziçi Film Festivalinde ödül alan Özcan Alper, aldığı ödülü TSK’ya kimyasal silah kullanma iftirası attığı için tutuklanan Şebnem Korur Fincancı’ya ithaf ederek Fincancı’nın “sadece barış dediği için, barışı savunduğu için” içeri atıldığını söyledi.

 

Alper, sanatçı ve oyuncuların tıklım tıklım doldurduğu salonda onların gözüne bakarak yalan söyledi. “Barış pıtırcığı” kılığına bürünerek PKK ve bileşenlerine omuz verene omuz vermeyi görev bildi. Maalesef o bunları yaparken salonu dolduranlar alkışlarla ona destek verdi.

 

Tek bir yiğit hariç; Oyuncu Burak Haktanır.

 

Yaptığı cesur çıkışla aynayı salondakilerin yüzüne tuttu ve afallattı…

 

Bu teröre ve bileşenlerine omuz veren ve bunlara alkış tutanlar, tam bir getto mantığı ve kuralıyla hareket ederler. İçinde bulundukları “getto”nun dışına çıkamazlar. Çıktıklarında hayatlarının ve mesleki kariyerlerinin biteceğini düşünürler.

 

“Demokrasi, özgürlük ve barış pıtırcığı” gibi ortalıkta dolaştıklarına bakmayın, onlar sadece o rolleri “oynarlar”.

 

Bir kısmı bilerek,

 

Bir kısmı “getto”nun baskısından korktuğundan,

 

Bir kısmı cahil olduğundan,

 

Bir kısmı ise kimliksizlikten,

 

Terör örgütlerinin kullanışlı aktörlüğünü yaparlar…

 

Bunların bir benzerine başka ülkelerde rastlamak zordur…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.