Yunanistan “vekâlet devleti” olmaya çok istekli

 

Uzun zamandır Yunanistan Türkiye’yi rahatsız etmeye devam ediyor. ABD, kurumsal olarak AB ve Fransa gibi bazı AB ülkelerinden aldığı güçle Türkiye ile gerginlik siyasetini sürdürüyor.

Yunanistan’ın bu istekliliğini gören söz konusu ülkeler, Yunanistan’a “Yanındayız. Sen haklısın. Egemenlik hakların tartışılamaz. Türkiye ile girmiş olduğun gerginlik siyasetinde yanındayız…” anlamına gelecek davranış ve açıklamalarla Yunanistan’ı bir maceraya sürüklemek istiyorlar.

Yunanistan ve onu bir “vekalet devlet” olarak kullanmak isteyen ABD ve Fransa gibi ülkeler Türkiye karşıtı politikalarını ısrarlı bir şekilde sürdürürken ortada 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması ve 1947 tarihli Paris Antlaşması yokmuş gibi davranıyorlar.

Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gelişmeleri uluslararası hukuk zemininden siyasi alana çekiyorlar. Yunanistan, Türkiye’ye karşı ne yaparsa yapsın ABD’deki Türkiye karşıtı lobilerin, yönetimin ve “AB Dayanışması” çerçevesinde AB’nin kendi yanında olacağından şüphe duymuyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, bugüne kadar yaşanan gelişmeler çerçevesinde alınan tavırlara baktığımızda Yunanistan’ın “dostları”ndan şüphe duyacağı bir durum da olmadı. Tam tersi, Yunanistan’ı daha da cesaretlendirecek gelişmeler yaşandı.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Mayıs 2022’de ABD Kongresinde yaptığı 42 dakikalık konuşmasında 37 kez alkışlandı. Kongre üyeleri kendi başkanlarını bile bu kadar alkışlamamışlardır.

 

 

Özellikle son yıllarda Türkiye’nin bölgede artan etkisi ve savunma sanayi başta olmak üzere bazı alanlarda dikkat çeken ilerlemeler kaydetmesi Yunanistan’ı tedirgin ediyor.

Batı ittifakı içinde genellikle Türkiye ile Yunanistan birlikte düşünüldü. Hep bir denge gözetildi. Koskoca Türkiye’yi Yunanistan’a endeksleyerek hareket edildi.

Bu çerçevede küçük (Yunanistan) büyütülürken, büyük (Türkiye) küçültülmeye çalışıldı. Bunu da her iki tarafa “Denge gözetiyoruz” diyerek pazarladılar.

Son yıllarda Yunanistan söz konusu dengenin kaybolduğunu düşünüyor. ABD ve AB’yi yanına alarak Türkiye’yi dengeye çekeceği hesabını yapıyor.

 

 

ABD’nin yapmak istediği gayet açık.

Türkiye’nin kendi kontrolünden çıktığını düşünüyor. Soğuk Savaş yıllarından beri alışageldiği tavrını sürdürmek istiyor.

ABD, başta Orta Doğu olmak üzere bölgesel politikalarda Türkiye’nin aleyhine olacak politikalar takip ediyor.

Suriye ve Irak’ta doğrudan PKK/PYD/YPG/SDG gibi Türkiye karşıtı terör örgütlerini destekliyor. Onların hamisi ve ortağı olarak hareket ediyor.

Karabağ’da Ermenistan’ın, Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın yanında oluyor.

Derdi;

Türkiye’yi kontrolde tutmak,

Eski çizgiye çekmek,

Bölgeyi kaosa sürüklerken engel olmaya çalışan Türkiye’yi Suriye ve Irak’tan uzak tutmak,

Türkiye’nin artan bölgesel etkisini sınırlamak,

Türkiye’yi ABD çıkarları çerçevesinde hareket eden ülke hâline getirmek,

Dış politikada Türkiye’nin otonom davranmasına engel olmak,

Rusya ile ilişkilerde olduğu gibi Türkiye’yi kendi inisiyatifi ile hareket eden ülke konumundan uzaklaştırmak, mümkünse ABD kontrolüne çekmek,

Türkiye’nin; NATO içinde savunma sanayi ürünlerini üreten değil, bugüne kadar olduğu gibi tüketen ülke olarak kalmasını sağlamak,

Daha da önemlisi,

Nasıl yüzyıl önce İngilizler tarafından Türkiye Irak petrollerinden uzak tutuldu ise bugün de Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynaklarından uzak tutulmak isteniyor.

İmparatorluk görmüş, orta boy bir güç olan, gelişmiş ve son zamanlarda adından sıkça bahsettiren Türkiye’nin Karadeniz doğal kaynaklarının yanında bir de Doğu Akdeniz’de önemli kaynaklara sahip olacak olması ABD ve Fransa gibi ülkeleri tahminlerin ötesinde rahatsız ediyor.

Bu yüzden ABD ve Fransa, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kullanmak istiyor. Önce iki NATO üyesi olan Türkiye ile Yunanistan’ı kontrollü bir çatışmaya sürüklemek ve akabinde “ara bulucu” rolünde Ege ve Doğu Akdeniz’de ana aktör olarak sürece dâhil olmak.

Hiç şüpheniz olmasın, bunlar için “Bir damla petrol bir damla kandan değerlidir!..”

Ezcümle; bunların tek derdi Yunanistan’ı desteklemek değil, onu Türkiye’ye karşı “vekâlet devlet” olarak kullanmak...