“Biz bize yaşarken geldik oyuna…”

Sesli Dinle
A -
A +

Sefer, lise futbol takımını halı sahadaki turnuvaya getiren gürültülü otobüsten indiğinde, yazıhane kapısına asılmış maç programına baktı.

 

Çeyrek finale çıkmış olan okullarının maçına yarım saat kadar vardı.

 

Sefer’in futbolla çok fazla ilgisi yoktu, masa tenisini seviyordu. Arkadaşlarının ısrarı ve dün kırdığı tenis topunun yenisini almak için Yeşilköy’den geldiği Yenibosna’da, hızlı adımlarla bitişikteki AVM’ye gitti.

 

Giriş kattaki spor mağazasında aradığını bulamayınca sağ taraftaki şeffaf asansörle bir üst kata çıktı.

 

Çıkar çıkmaz da önüne bir kitap sergisi açıldı. On beş metre kadar uzunlukta, iki metre kadar genişlikte, bel hizasındaki ahşap platforma yaklaştı. İki veya üç meraklı, bir kitabı bırakıp öbürünü alıyor, satıcı kadın ise tezgâhın arka kısmında sağa sola yürüyüp müşterilerine yardımcı olmaya çalışıyordu.

 

Kadın Sefer’i görür görmez hızla yaklaştı:

 

- Hoş geldin evladım.

 

Sefer alışverişlerde satıcıların burnunun dibinde dolaşmasını sevmezdi, cevap vermedi.

 

- Aradığınız özel bir şey varsa, yardımcı olayım oğlum.

 

Kadın, Sefer’e “evladım” diyecek yaştaydı; çünkü 2022 yılı içinde -iki ay önce- emekli olmuş eski bir öğretmendi.

 

- Ben anı kitaplarını seviyorum, dedi Sefer.

 

Kadın koşturdu; biraz sonra üç kitapla geldi. Pokerde elini açan oyuncu gibi kitapları yelpaze şeklinde açtı ve isimleri ile yazarlarını söyledi ama Sefer:

 

- Türk ünlülerden arıyorum ben, dedi.

 

Herkesi ve her şeyi unutmuş, sadece Sefer’e odaklanmış olan kadın bir süre düşündü, sonra gidip iskemlesine oturarak bir kitabı imzaladı, getirip tebessümle Sefer’e uzattı:

 

- Kendi kitabımdan başka Türkçe hatıra kitabı bulamadım. Umarım beğenirsin, hediyem olsun.

 

Sefer telefonunun saatine baktı, maça geç kalacağını ve arkadaşlarından azar işiteceğini düşündü; pinpon topunu filan unutup, panikle kitabı alarak hızlı adımlarla asansörün sağındaki merdivenlere koşturdu:

 

- Teşekkür ederim, okuyacağım, diye bağırdı. Hoca Hanım, arkasından:

 

- Görüşürüz, diyerek sağ elinin üç parmağını öpüp Sefer’e doğru üfürdü ama çocuk çoktan kaybolmuştu.

 

***

 

Kitapçı, yani Feride Hanım, AVM’nin birinci katındaki parmaklıklara yaklaşarak, giriş kapısını gözetlemeye başladı.

 

Az önce kitap imzaladığı ve koşar adım uğurladığı Sefer’in birazdan tekrar geleceğini biliyordu.

 

***

 

Çünkü kitabın iç kapağına şöyle yazmıştı:

 

“Sevgili oğlum Sefer,
Seni hep kalbimde taşıdım,
Gözyaşımda taşıdım, Ahlarımda taşıdım.
Sen benim duygu yoğunluğum ve yorgunluğumsun.
Seni çok seviyorum. Annen”

 

***

 

(Okul Müdürü Semih ile öğretmen Feride, Bayburt’ta evlenmiş, Semih Hoca, torpille aldığı heyet raporu sayesinde İstanbul’a “depo tayini” yaptırmış, oradan da çocukluğunun semti Yeşilköy’e naklini çıkarmış, “eş durumundan” Feride de aynı okula gelmiş, ama oğulları Sefer’in doğumu bile babanın sinirli ve şiddete meyilli huylarını törpülememiş, 2006’da ayrılmışlardı.

 

Adını, kendi isimlerinin baş harflerinden oluşturdukları Sefer daha altı yaşındaydı.

 

Ve baba çocuğunu annesinden koparırken gayet net konuşmuştu:

 

“Oğluma yaklaştığını duyarsam, görürsem, kanını kaldırım taşlarının arasından sızdırırım.”

 

İşin kötüsü Feride, yedi yıllık birliktelikten, Semih’in bunu yapabileceğini gayet iyi biliyordu.

 

Onun için tayinini, boşandıktan sonra oturmaya başladığı Bakırköy’e aldırmıştı.

 

Ayda bir iki kere ölümü göze alarak Yeşilköy’e geliyor, tren istasyonunun karşısındaki parkta, büfenin küçük iskemlelerinden birine yan dönerek oturup evi gözlüyordu.

 

Bazen oğlunu hiç göremeden geri dönüyor, bazen çok kısa balkona çıkışını, bazen babasıyla arabaya binişini izliyordu.

 

Ve bu anlar onun Bakırköyspor Sosyal Tesislerinde dünyadan kopmak için yüzerken tümüyle suya gömdüğü kafasını, nefes almak için su yüzüne çıkardığı anlar gibi oluyordu.

 

Bugün, 16 yaşındaki oğlunu sürpriz bir şekilde karşısında bulmak, geride kalan hayatının en büyük ödülü olmuştu Feride öğretmene.) 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.