Hasta Fener

Sadece seyircisiz değil, futbolsuz bir maç izledik. Hüseyin hocaya söyleyecek fazla sözüm yok. Adı büyük, anlı - şanlı yıldızlara karşı böyle oynaması normal. Kalpar hoca rakibe göre çok doğru bir taktik kurmuş. Dahası, savunma önlemleri fazla bile gelmiş. Herr Daum'un Alex, Anelka, Nobre, Tuncay dörtlüsünü yeşil-kırmızılı savunmanın markajında tutacağını hesaplamamıştır. Appiah, Marco iki ön libero, orta sahayı paylaşmış, seken topları karşılayacaklar. Eğer kaparlarsa atağı organize edecekler. Diyar bu alanda fazla eleman bulunduruyor. İkiye dört kalıyor sarı-lacivertliler. Soru arkasından geliyor; nerede Fener'in diğer futbolcuları? Kaleci Volkan'ın önünde göz markajı yapıyorlar. Bir de kestikleri kolay topları en basitinden oyuna sokuyorlar. Yukarıdaki tariften anlaşılan şu: Daum taktiği rakibe teslim olmak için kurmuş. Her biri hakikaten yıldız olsa da, tersine işleyen yapıda işe yaramıyorlar. Hüseyin hoca dersini iyi çalışmış. Duran toplar, yan ortalar, araya kaçmalar, hepsinin önlemini almış. İlk devrede bir pozisyon verdiler Fener'e. O da Tuncay'ın önüne düşen serseri bir top. Kaleci Murat'ın kurtarışı, vuruş kadar güzeldi. Bir devre seyretti Herr Daum. 15 dakika da arada düşündü. Anelka - Yozgatlı değişikliği geldi aklına. Başka bir şey eklemedi. İki yıldır görmediğini yarım maçta fark etmesi beklenemezdi. Geri kaçan bu savunma ile hedefe varılamazdı. Rakip yarı sahaya dördüncü geçişinde, ikinci golü atmıştı Diyarbakır. Fener'in grogiye düştüğü anda Alex girdi devreye. İlyas'ın temizlediği örümcek ağlarının deliğinden fileleri havalandırdı. Daha bir kapandı Diyar. Biraz yorgunluk, biraz da skoru koruma isteği tek kaleye çevirdi maçı. Bitime çeyrek kala Tuncay çıktı sahneye. Yine seken bir top yakaladı, bu sefer kaleci Murat'ın yapacağı bir şey yoktu. Hakem Serdar Tatlı iyi bir yönetim gösterdi.