Madem bu kadar kolay ise...

A -
A +

Geçenlerde, "Dolandırıcılar Kralı" olarak nam salmış Robert Ponzi’nin hayat hikâyesini okudum. Ponzi; Amerika’ya gemiyle giderken bütün parasını kumarda kaybetmiş ve şunu çok iyi anlamış: “Parayı, kumar oynayanlar değil, kumarı oynatanlar kazanır.”

Bu yazıyı okuyunca babamın, bana yıllar önce anlattığı, film gibi bir hatırası aklıma geldi. Babam da yaşadığı bu olaydan sonra kumarı ve şans oyunlarını oynatanların kazandığını tecrübe etmiş ve bir daha bu tür tezgâhlara düşmemiş...

Mesleğe gardiyan olarak Malatya’da başlayan babam, yetmişli yılların başında başgardiyanlık kursuna katılmak için Ankara’ya gitmiş. O zamanlar daha otuzlu yaşların başındaymış. Bir hafta sonu, yolu, başkentin meşhur mekânı olarak bilinen Gençlik Parkı'na düşmüş...

Tek başına parkta dolaşırken kerli ferli birkaç kişinin, bir adamın başına toplandığını görmüş. “Bu insanlar nereye bakıyor” diye merakla ortadaki adamı babam da izlemeye başlamış. Tezgâhı kuran adam “Bul karayı, al parayı” diyormuş. Kalabalıktan biri, “bu” diyor, bir koyup beş kazanıyormuş. Başka bir adam geliyormuş. O da “bu” diyor, bir verip beş kazanıyormuş. Tabii babamın o adamların hepsinin ekipten (kendi arkadaşları) olduğunu bilmesine imkân yok. O da “madem burada para kazanmak bu kadar kolay o zaman ben de kazanayım” demiş. Başlamış para yatırmaya… Bir, beş, on derken babam cebindeki paranın yarısını kaptırmış. Etraftaki adamlar bir anda uzaklaşmış. Babamla işin başındaki adam, baş başa kalmış. Bu sırada babam bir anda bir tezgâhın (hilenin) ortasına düştüğünü fark etmiş ve başlamış feryat figan bağırmaya:

“Siz dolandırıcısınız! Dolandırıcılar! Verin benim paramı!”

Bunun üzerine, etrafına az önceki ekipten bir sürü adam toplanmış ve babamı “Yürü git işine, ağzını burnunun dağıttırma bize! Kaybol!” diyerek yaka paça dışarı atmışlar.

Bir anda kendini parkın dışında bulan babam pes etmemiş, soluğu Park Karakolunda almış. Orada, kendisini dolandıran adamlardan şikâyetçi olduğunu parasını almak istediğini söylemiş.

“Git kardeşim işine, o adamlardan paranı mümkün değil alamazsın” demişler. Babam o yıllarda amcasının oğlunun dönemin başbakanının yakın koruması olduğunu belirtip “ona şikâyet ederim” deyince bir kıpırdanma olmuş… DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.