Diyarbakırlı bir dostum var... İnşaat mühendisi... Babası, Ergani Bakır İşletmelerinde memurmuş. Yıl 1960'ların ilk yarısı... Bir pazar günü, babasıyla birlikte ava çıkmışlar. Akşam olup da karanlık basınca, bir "ağa"nın evine misafir olmuşlar. Yemekten önce, kâhyayı çağırmış ağa: "-Atların yemini verdiniz mi?" "-Verdik ağam." "-İneklerin, koyunların?.." "-Verdik ağam." "-Hizmetçiler, sığırtmaçlar, ırgatlar karnını doyurdu mu?" "-Doyurdu ağam." "-Köpekleri unutmadınız ya..." "-Unutmadık ağam." "-Öyleyse, bizim yemeğimizi de getirin." "-Baş üstüne ağam..." Yemekten sonra, dostumun babası "Ajans Haberleri"ni dinlemek istemiş ama şöyle bir bakmış; görünürde radyoya benzer bir cihaz yok... "-Latif Ağa, demiş, radyoda haberler başlamak üzere, ajansı dinleyebilir miyiz?" "-Kusura bakma Zülfü Bey, dinleyemeyeceğiz, çünkü radyo almadım ben" deyince ağa, şaşırmış dostumun babası: "-Nasıl olur ağa" demiş; hamdolsun hali vakti yerinde bir adamsın sen. Bildiğim ve tanıdığım kadarıyla yeniliklere de karşı değilsin. Niçin almadın ki?" "-Bak Zülfü Bey..." deyip anlatmış ağa: "-Bizim ırgatlardan birinin oğlunu, rica minnet ilçede bir işe yerleştirdim. Teresin oğlu ilk maaşıyla bir radyo alıp gelmesin mi köye? Yok türküydü, yok şarkıydı diye sabah akşam bağırtıp duruyor. Şimdi sen söyle Zülfü Bey, bir ağanın, bir ırgattan sonra radyo alması yakışık alır mı? Rezil rüsva mı olalım el âleme?" Neden mi anlattım, bu anıyı şimdi ben? Geçen hafta, Tapu Kadastro Müdürlüğüne düştü yolum. Şöyle düşünmüştüm, gitmeden önce: Yaklaşık 20 yıl önce, benzer bir işi on dakikada yapmışlardı. Şimdi her memurun önünde bilgisayar olduğuna göre, sanırım beş dakikada biter. T. İş Bankası Cağaloğlu Şb. Md. Yrd. Necati Bey yıktı hayalimi: "-Önce gidip sıra numarası alacaksınız, sonra randevu..." "-Ne randevusu?.." "-İşlemin hangi gün yapılacağını bildirecekler." "-Yeni bir uygulama mı bu?" "-Epeydir böyle... Numara almak için de en geç saat 12.00'ye kadar gitmek gerekiyor." "-Desene, birkaç günden önce bitmez bu iş." "-Birkaç günde biterse, şükret!" Neyse efendim ... Vakit geçirmeden, ertesi gün sabah erkenden gidip aldım sıra numaramı. Fazla değil, üç kişi vardı; benden önce. Ancak, bekle Allah bekle, bir türlü bir ileri gitmiyor ekranda yanan kırmızı numara. Baktım, benden sonra gelenler girip girip çıkıyor, benim de girmem gereken kapıdan. "Bırak numara mumara işini, senin başın kel değil ya, sen de gir" diyorum. (Oysa benim başım da kel artık!) Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00