Stockholmlu Durmuş'un, 6 çocuktan sonra bir çocuk daha istemesi üzerine Stockholm Belediyesi ve resmî kurumlar ne yapacağını şaşırmıştı. Yasalara göre de yapacak bir şey yoktu. Uygun bir yöntem bulunmalıydı. Ama nasıl? Durmuş'un bütün derdi, altı kızdan sonra bir erkek çocuktu. Biz de buradan hareketle bir yalana başvurduk. Aileyi sağlık kontrolüne alacak, sonra da diyecektik ki: "Yapılan muayene ve tahlillere göre ailenin erkek çocuk sahibi olması mümkün değil." Bu yalandan sağlık raporu üzerine Durmuş heyete döndü ve sordu: "Yemin eder misiniz?" dedi. Durmuş'un söylediklerini İsveçlilere tercüme ettim. Birbirimizin yüzüne baktık. İsveçlilerin böyle bir kültürü yoktu. Ama çaresiz, Durmuş'un beklentisine uygun bir şekilde "yemin ederiz" dediler. Durmuş, onların yeminlerine inanmadığını söyledi. Bana: "Sen Müslümansın, sen de yemin eder misin?" dedi. Eyvah bu hesapta yoktu. Şimdi ben de mi yalan yere yemin edecektim. Bir tuhaf oldum. Ama planı bozarsam bir sürü sıkıntı yaşanacaktı. Mecburen ben de yemin ettim. Durmuş: "Hepiniz yalan söylüyorsunuz, benim ilk çocuğum erkekti" diye bağırmasın mı? Biz ne diyeceğimizi şaşırdık. Yüzlerimize kan hücum etti, kıpkırmızı oldu. Kırdığımız pottan, uydurduğumuz yalandan dolayı çok mahcup olduk ve âdeta donup kaldık. Bizi faka bastırmıştı. Sonra da karısını göstererek: "Türkiye'den gelirken bu gamsız, trende Yugoslavya'da, çocuğun üstünde uyuyup onu ölümüne sebep olmuş. Ölü oğlumu günlerce trende sakladık. İsveç'e getirip burada toprağa verdik. Allah da bir daha erkek çocuk vermedi... Ama erkek çocuk sahibi oluncaya kadar, çocuk sahibi olmaya devam edeceğiz, var mı ötesi?" dedi. Onun o sözlerini zaman zaman hatırlar ve düşünürüm. Acaba erkek çocuk sahibi olabildi mi? Yoksa doğan çocukları hep kız mıydı? Eğer kız ise sayıları kaça ulaştı? Öte yandan trende çocuk öldürme veya ölme olayı bende, buna benzer bir başka olayı hatırlattı. Kaçak olarak Yugoslavya'dan İsviçre'ye geçiş yapmakta olan bir Türk ailesinin dramıydı bu. Karlı bir gecede, bir Türk ailesi kaçak olarak Yugoslavya'dan İsviçre'ye Alp Dağlarından geçmek ister. Bu yolculuk sırasında çocuk soğuktan donar ve annesinin sırtında ölür. Ama anne bunun farkına varmaz ve sabaha kadar bütün gece ölü çocuğunu sırtında taşır. Bu olay bir filme konu oldu ve dünyada epey bir ses getirdi... Biz yine konumuza dönelim. Ama pes etmek yoktu. Durmuş'u yola getirmek gerekiyordu. (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00