Sabah alarmı çalmadan gözümüzü açıyoruz artık. Çünkü biz uyanmasak bile 'ekranlarımız' uyanıyor. Mesajlar, bildirimler, haber akışları… Sanki dünya “Hadi kalk, yetişmen gereken çok şey var!” diye omzumuza dokunuyor.
Bir zamanlar sabah dediğin sessiz bir hazırlıktı. İnsan çayını karıştırırken kendi düşüncelerini duyardı. Şimdi daha ilk yudumu almadan telefon elimizde; zihnimiz ise güne başlamadan yorulmuş oluyor.
Dijital çağın bize sunduğu bu hız, fayda gibi görünse de görünmeyen bir yük yüklüyor. İnsan zihni, bu kadar hızlı akan bir çağ için yaratılmadı aslında. Eskiden bilgiye ulaşmak zordu, bugünse kaçmak zor. Akış bitmiyor, ekran durmuyor, dünya susmuyor. Bilim insanları buna “infobezite” diyor. Yani bilgi fazlalığı. Nasıl ki fazla yemek midemizi yoruyorsa, gereğinden fazla bilgi de zihnimizi yoruyor.
Sosyal medya da cabası… Bir gösteri alanı gibi. Herkes orada ama kimse gerçekten orada değil. Sürekli haberdar olma baskısı, bir şeyleri kaçırma korkusu, başkalarının hayatını izlerken kendi hayatını sorgulama hâli… İşte bütün bunlar, adı konmamış bir yorgunluk oluşturuyor: “Sosyal ağ yorgunluğu...” Arka arkaya izlediğimiz kısa videolar, hızlı akışlar, yüzeysel içerikler… Hepsi beynin bir noktadan sonra yorulup derin düşünme becerisini kaybetmesine sebep oluyor.
Yirmi video izliyorsun ama bir tanesi bile aklında kalmıyor ya… İşte o hâl, beynin “artık dur!” diye fısıldadığı anı, sessiz isyanı aslında. Bir de işin gizlilik tarafı var. Her uygulama, her site önümüze upuzun rıza metinleri atıyor. Okumuyoruz. Çünkü zaten yorgunuz. Düşünecek hâlimiz yok. Böylece veri dediğimiz en mahrem alanımızı farkında olmadan teslim ediveriyoruz.
Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanın huzuru hâlâ aynı yerde duruyor. Biraz yavaşlıkta… Biraz sükûneti duymakta…
Selman Devecioğlu
ŞİİR
Yüce duygu
Bülbül âşıktır elvan elvan güle
Gülün har dikenini bile bile
Âşıka ırak mı? Bağdat çok yakın
Bülbüle diken harirdir bir bakın.
Aşktır en yüce duygu Hakka yakın,
Âşıkların gönlünü kırma sakın.
Biri bilir ikiliği terk eyler
Sivadan geçer hem gönlü pak eyler.
Dosta varmak için yanar için için,
Eza cefa görse de demez; “bu niçin?”
Orhan bilmez de âşıkların sırrını
Ciğer püryan olanların ağır barını.
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)
Din büyüklerimiz buyurdular ki: "İnsan, elbisesiyle, kravatıyla insan olmaz. Bunların hepsi geçici, fâni şeylerdir, önemli olan kalbin temizliğidir, temiz olarak kalıp ahirete göç etmesidir. Kalbin temizliği de temizlerle birlikte olmakla mümkündür. Çünkü huy ve ahlâk bulaşıcıdır; iyilerle buluşan, iyilerle birlikte olanın kalbi mutlaka düzelir. Ama habis insanlarla, habis kişilerle beraber olanın kalbi bir gün mutlaka kararır. Çünkü bizim görmediğimiz bir şua alışverişi var. Burada kaç yüz, kaç bin tane elektro manyetik dalga var. Neler var neler ama o kanala bastığımız zaman, o düğmeye bastığımız zaman hepsi ortaya çıkacağı gibi, hayatımız boyunca da her yerde hele bu internet çıktıktan sonra gökyüzü acayip, bunlarla artık iyice kirlenmiştir adamakıllı. Tabiî ki nereye basarsan o çıkacaktır karşına.”

