Her insanın büyük veya küçük bir hayali vardır. Kimi kariyer, kimi para, kimi ev, araba, başarı veya sağlık... Hayal kuranlar çaba gösterdiklerinde hayallerinin tamamına ulaşamasalar da bir kısmına mutlaka ulaşırlar. Hepsine ulaşanlar da yok değildir. Önemli olan hayalleri, hedefe çevirmek ve hedefe doğru çaba göstermek. Bu konu ile ilgili sayfalarca yazı yazılabilir. Lakin aşağıdaki bilimsel örnek bu konuyu destekleyen ve kavratan bir örnek olabilir:
Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayıp kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çeker. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Bütün pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı “hayat dersi”ne sadık hâlde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama artık kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Öğrenilmiş acizlik dedikleri konudur bu. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30 cm'den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir...
Bu deney, canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir. Bu pirelerin yaşadıklarına “cam tavan sendromu” denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavanınız, hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. Ne kadar yükseğe sıçrarsanız, hayalleriniz o kadar büyük demektir. Bu nedenle şu sözü unutmayalım:
“Büyük hayal kuramayan, büyük işler yapamaz.” Hayalleriniz büyük olmalı.
Ayhan Özbek/Eğitimci/Yazar
Engelli
Bir elim ayağım olmasa bile
Sakın bana engellisin demeyin.
Mahzun duygularım gelmese dile
Sakın bana engellisin demeyin
Engelli olsam da aciz değilim
Kulağım duymasa söylüyor dilim
Herkese ibretlik oluyor hâlim
Sakın bana engellisin demeyin
Sizin gibi ben de her iş yaparım
Ümitler hayaller kalmasın yarım
Engelli olsam da yine de varım
Sakın bana engellisin demeyin
Kaderde özürlü olmuşsak eğer
Özürlü dünyada herkesi sever
Yaşamak yine de her şeye değer
Sakın bana engellisin demeyin
Gözlerim görmese âmâ olsam da
Engelliyim diye gama dalsam da
Kiminin gözünde yama olsam da,
Sakın bana engellisin demeyin
Aslan der çok şükür aklım yerinde
Ruhum kalbim sızlar durur yerinde
Bana acımayın değer verin de
Sakın bana engellisin demeyin.
Şair-yazar/Aslan Torun
UNUTULMAZ KELİMELER
MÜSEMMA: Ad verilmiş, adı olan.
MÜLEMMA: 1. sıfat, eskimiş Alaca renkli, renk renk. 2. isim, eskimiş edebiyat Dizelerinden her biri başka dille yazılmış şiir. 3. sıfat, eskimiş, mecaz Bulaşmış, sıvanmış.
VAKA: 1. Olay. 2. Herhangi bir hastalığa yakalanma durumlarından her biri.
VAKIA: Olgu.
VÂKIÂ: Gerçi.
MÜSTEMİRREN: Aralıksız olarak.
MUTEMET: 1. Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli. 2. Kendisine inanılıp güvenilen kimse.
SARAHAT: Belginlik.
SARAHATEN: Açıkça, apaçık, açıktan açığa; sarahatle.
DELALET: 1. Kılavuzluk 2. İşaret.
TERAKKİ: 1. İlerleme, yükselme, gelişme.

