Karikatürlü haftalardan sonra HAMAS'la da bir hafta yaşadık. HAMAS konusu sanıyorum Türkiye'de sükûn buldu. Ama Filistin'de şiddet arttırarak sürecektir. Birleşik Amerika ve İsrail uğraşadursun. 19 yıllık tarihinde terör örgütü olarak yaşayan HAMAS, belki 19 yıl çalışılırsa demokratik bir siyasi partiye dönüşebilir. Filistin meselesinin uzun vadeli karakterini kaç defa vurguladık. Clinton bile başaramadı. Araplar, Türkler'in Arap işlerine karışmasından nefret ederler. Alerjileri vardır. 1056'da Bağdad'a giren Selçukoğlu Sultan Tuğrul Bey'den tam 862 yıl sonra Türkler'in Arap ülkelerini yönetmekten vaz geçtiğini iddia ederler. Doğrudur ama, ya Orta Asya'da kalsak, Orta Doğu'nun yönetimine talip olmasa idik? Daha 1099'da Birinci Haçlı Seferi'nde Mekke ve Medine düşerdi. Kuzey Afrika'ya el atmasa idik, 16. asır ortalarında Katolik Latin Kuzey Afrika oluşacaktı. Bakınız Mısır'ın o kadar tecrübeli başkanı Hüsnü Mübarek, Ankara'nın HAMAS'la temasına tepki gösterdi. Acaba Filistin'de barış olur da, Birleşik Amerika artık Mısır'a yılda 9 milyar dolar ödemez diye mi endişelendi? Mısır, Arap dünyanın liderliğini bırakmaz. Onunla rekabet eden Suudi Arabistan da, ülkesindeki en küçük Osmanlı Türk izlerini silmeyi marifet bilmiştir. Sosyalist bir Baas vardır. Ama dinimize dayandırılmak istenen bir Baas zihniyeti de hükmünü icra ediyor. Kıbrıs konusunda 30 yıldır tek Arap devleti bize destek vermedi. Yunanistan'ın ve Güney Kıbrıs'ın yanında yer aldılar. Bugünki durumları da farklı değildir. Araplar'la dostluğa candan talibiz. Milli karakterimiz budur. Ancak arada sırada da olsa Türk'e karşı tutumlarındaki gevşekliği kendilerine hatırlatmakta, sayılamayacak kadar çok milli menfaat vardır. Karikatür krizi, belki daha yakın durmamıza vesile sağlar. Danimarka'da, politik yetersizliğini ve taassubunu, liberallikle maskelemeye çalışan bir başbakan, çok kan akıttı. Kendi felsefeleri içinde Hamasçılar, Batı'da da var. Zihinler, iddia edildiği kadar berrak ve temiz değil. Devletler, ilişkilerinde bu derecede zorlanmamalı. Milletler kavgaya tutuşmamalı. Bu bakımlardan Batı'nın yüzüne gözüne bulaştırdığı kötü bir 20. yüzyılı kapattık. 21. asır için uyanık olalım! Ama maalesef önümüzdeki haftanın konusu Irak'taki çok vahim Şii-Sünni savaşı olacak.