Biribirinden uğursuz iki konu, Türkiye gündemine oturdu. Ülkemizi aşarak Avrupa'ya ve dünyaya intikal etti: Kuş gribi ve Mehmet Ali Ağca... Her ikisinden de Türkiye'ye zerre fayda gelmez. Şu veya bu ölçüde zarar gelir. Bizi hayatî meselelerimizden alıkoyarak zihnimizi meşgul etmesi, en büyük zarardır. Türkiye'nin istikbali, Orta Doğu'da izleyeceği millî siyasetin hatasız yapılmasında yatar. ABD ile çok sağlıklı iş birliğine bağlıdır. AB'ye girinceye kadar katedeceğimiz ekonomik ve politik reformlara endekslidir. Kendimizi tarif ve tavsif etmekte zorlanıyoruz. Yanlış öğrendiğimiz mazimiz ile kavgalıyız. Sivil irade ile yaptığımız hiçbir anayasamız yoktur. Dünyanın en berbat seçim kanunu bizdedir. İnfaz ve ceza sistemimizi mantık dışı aflarla berbad ettik. Sınırlarımız münakaşa mevzuudur. Böyle bir Türkiye için kuş gribi ve Ağca'nın gündem başı olması garabettir. Ne mene kuş gribi ki, Uzak Doğu'dan kalkıp batıya uçan kuşlar, nice ülkeyi pas geçerek, Ermenistan ve İran sınırlarımızdan Türkiye'ye iniyor. MİT ve AB istihbarat örgütleri için birinci derecede araştırmaya alınması gerekir. Öyle korku salan bir âfet ki bir kaç kişi ölünce köyde tavuğu yasaklıyabiliyor. Bir mahkûmun tahliyesinde Türk bayrağı açıldığına da şahid olduk. Daha epey sapıklığa istidat gösteren konudur. Türk ve dünya medyası da, M.A. Ağca da büyük kazançlar sağlıyacaktır. Yeniden pat küt başlamasın da, masal üstüne masal dinlemeye razıyız.