Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin uranyum zenginleştirme çalışmalarına son vermesi için İran'a tanıdığı mühlet, geçtiğimiz Salı günü sona erdi. İran, bu faaliyetlerini durdurmayacağını, Amerika'yı ve Başkan'ını çok aşağılayıcı ifadelerle tekrarlayıp bildirmişti. Şimdi Birleşmiş Milletler'e de aynı mealde cevap vermesi bekleniyorsa da, hiç belli olmaz. (Emriniz olur, hemen durduruyorum, inanmazsanız gelip bakın) şeklinde konuşması da mümkündür. Böylece bir 6 ay daha kazanır. Amerika'nın eli böğründe kalır. Zira ABD ve İngiltere'nin saygın gazete ve dergilerine göre, Washington'ın İran planı hazırdır. Hattâ uygulanmasının eli kulağındadır. ABD'nin her türlü Allah'ın belâsı füze ile mücehhez her biri bir süper tümenin vurucu gücünde tam 11 adet uçak gemisi var. Biri Hind sularında idi. İkincisi geçen ay Güney Pasifik'ten geldi, Hürmüz Boğazı'nın İran'a bakan yakasına demir attı. İddiaya göre daha 6 adet uçak gemisi gelecekmiş. 59 nükleer denizaltı ve düzinelerce süper kruvazör ve muhrip hariç... Aynı basın organlarının iddiasına bakılırsa bir gece sabaha karşı İran'ın nükleer merkezleri, silâh endüstrisi ve yığınakları, hava ve deniz üsleri havadan tahrib edilecek, bazı limanlarına asker çıkarılacakmış. Bana göre bu iddianın gerçekleşmesi ihtimali zayıftır. Kuvvetli ihtimale göre İran, faaliyetlerine son verdiği için, Amerika'dan ve İsrail'den ağır tavizler isteyecektir. Kuzey Kore'nin başarılı olduğu tarihin en büyük şantajından İran gibi çok tecrübeli bir devlet niçin faydalanmasın? Malûm, Kuzey Kore, ilk nükleer bombasını -deney mahiyetinde- patlatmamak için Amerika, Japonya ve Güney Kore gibi dünya zenginlerini haraca bağladı. Çin'den bile taleplerde bulunacağı söyleniyor. Amerika, tıpkı Irak'ta yaptığı gibi bir iç savaş çıkarıp İran'ın petrol ve gaz politikasını düzenlemek istiyor. Irak'ta yaptığı gibi İran'ı askerî işgale kalkışması bahis konusu değil. Ancak bu işi, tâlib olan devletlere yaptırmaya kalkışacaktır.