Palavra değil gerçek

A -
A +

Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, 2006 yılı için per capita (kişi başına) millî gelirimizin 5.216 dolar ve iştirâ (satınalma) gücüne göre 9.000 küsur dolar hesaplandığını söyledi. Gelişme hızı yüzde 5 kabûl edilerek yapılmış bir tahmindir. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve AB nezdinde Başmüzakereci Ali Babacan ise, Avrupa Birliği'ne 1 trilyon dolar GSMH (gayri sâfi millî hâsıla) ile gireceğimizi beyan etti. Bunlar palavra değil, katı gerçeklere dayanan rakamlar. Ben böyle rakamlardan anlarım. Ancak bu rakamların gerçekleşmesi, iki temel şarta bağlıdır: 1) İçeride kavgasız, krizsiz, demokratik reformların üzerine üzerine gidebilen, değişmekten korkmayan bir Türkiye... 2) Dış politikada hatasızlık ki temel ilkesi ve özeti şudur: ABD'nin stratejik müttefiki gibi hareket ederken bir yandan da zamanla yarışarak AB üyesi olmak... Kavgasız Türkiye ise şu demek: Burasının Türk Devleti olduğunu unutmamak. Devletin -modası geçmiş değil- her zaman yürürlükte kalacak ilkeleri ile oynamaya kalkışmamak. İncir çekirdeğini doldurmaz konulara boğularak esası kaybetmemek... Zor mu göründü? Beceremez miyiz? O takdirde yerimizde sayarız olur biter. Ne Avrupa Birliği, ne çağdaş uygarlık düzeyi, ne vurucu Türk kültürü... Hepsine elvedâ.. Geleneksel alışkanlıklarımıza döner, dünya yıldırım hızına ulaşmışken biz ufak tefek hamlelerle avunur ve övünürüz. Bir lokma bir hırka ile yetinerek dışarıya kapalı, içimize dönük, onur iddia eden bir ülke durumunda yaşarız. Üç bin doların nesi var, on bin dolarla mazallah onurumuza halel gelebilir der, bu derecede değerli bir coğrafyada tutunabilmek için canımızı dişimize takarız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.