Bal demekle ağız tatlanmaz!

Sesli Dinle
A -
A +

Eskilerin eskimeyen sözleri, zaman geçse bile her daim haklı çıkmaya devam ediyor.

 

Alın size onlardan bir tanesi daha: Bal demekle ağız tatlanmaz...

 

Ne muhteşem bir hakikat.

 

Şimdilerde değişim diyerek CHP içinde ortalığı birbirine katanlar gerçekten ne kadar değişimden yanalar?

 

Değişim dediklerinde her şey değişiyor mu hakikaten?

 

Ya da değişimcilerin dünya ile uyumlu bir değişim vizyonları var mı?

 

Değişim isteyenlerin içinde oldukları listeye bakıyorum, tamamı yıllardan bu yana hem siyasetin içindeler hem de Kılıçdaroğlu’nun yanındalar.

 

O zaman nasıl oluyor da Kılıçdaroğlu’nun 13 seneden bu yana yaşadığı tüm seçim yenilgilerinde ve hezimette, bu değişimcilerin payları olmuyor da tek sorumlu Kılıçdaroğlu oluyor?

 

İşte sanırım bu sualin cevabı geçen yazdığım ‘Getiren götürür’ isimli yazıda(*) mevcut.

 

O da şu: ‘Kılıçdaroğlu’nu getiren irade gönderme kararı aldı...’

 

 

 

Değişim neden mümkün değil?

 

 

 

Şayet değişimden muradımız koltukta oturan kişinin değişimi ise bu elbette öyle zor bir konu değildir.

 

CHP ilk kez genel başkan değişsin demiyor, şayet Kılıçdaroğlu değişirse bu ne ilk ne de son olacaktır.

 

Mesela Kılıçdaroğlu ve ekibi neyi ya da neleri eksik ya da hatalı yaptı da siz değişim talep ediyorsunuz?

 

Siz bu hatalar yapılırken neredeydiniz?

 

Değişimci grup bu yanlışları ya da eksiklikleri ne ile giderecek?

 

Bugüne kadar değişim isteyenlerin ağzından ekonomi, dış politika, enerji, tarım ve su politikaları, savunma, güvenlik ya da terörizm ile mücadele, demokrasi gibi ana eksen konularda Kılıçdaroğlu ve ekibinin söylemlerinden farklı ne duyduk mesela?

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun tüm yurt dışı gezilerinde yanında bulunan Selin Sayek Böke ne istedi de değiştiremedi?

 

Hatalı gördüklerini kiminle paylaştı?

 

Medyada hangi eleştirisine şahit oldunuz?

 

Birden aydınlanma mı yaşadılar?

 

Mesela Engin Altay gibi bir siyasi figür neyi ve nasıl değiştirmek istiyor olabilir?

 

Kılıçdaroğlu’nun sağ kolu iken neyi istedi de başaramadı ve şimdi değişmek istiyor?

 

Özgür Özel gözyaşları ile Kılıçdaroğlu’nu uğurlarken ‘Çok şükür artık değişimi başlatabiliriz’ diyerek sevinçten mi ağlamış mesela?

 

 

 

Ekrem İmamoğlu neden adım atmıyor?

 

 

 

Ekrem İmamoğlu hem değişimcilere liderlik etme telaşında hem de ‘ben de varım’ demekten itina ile kaçınmakta. Bu durumda partiye genel başkan olmaktan ziyade, partiye bir üst düzey yönetici atayıp perde gerisinden CHP’yi yönetmek istiyor.

 

Bunun ne kadar mümkün olacağını ve CHP gibi hizipler ile kavrulan bir partide bunun ne kadar mümkün olabileceğini sanırım vatandaş çok net görüyor ve izliyordur.

 

 

 

Altılı Masa ile değişimcilerin benzerliği

 

 

 

Altılı Masa'ya yönelik eleştirilerimizde ısrarla hem kiliseye mum yakıp hem camide safa girme imkânının, bu denli dijitalleşmiş bir dünyada mümkün olmadığını savunmuştuk.

 

Haksız da çıkmadık.

 

O günlerde bu tarzdaki bir siyaseti allayıp pullayanlar, şimdilerde olacakları çok önceden gören ‘büyük siyasi analistler’ olarak karşımızdalar.

 

Aynı eleştirilerimi değişimci grup için de yapıyorum.

 

 

 

Nedir sizin değiştirmek istediğiniz?

 

 

 

Ekonomi, dış politika, enerji, tarım ve su politikaları, savunma, güvenlik ya da terörizm ile mücadele, demokrasi, yerel yönetimler, parti içi demokrasi, siyasi partiler yasası, Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı gibi konularda farklı ne düşünüyorsunuz?

 

Çıkın anlatın da bilelim.

 

 

 

Ahmet Davutoğlu’ndan inciler...

 

 

 

Ahmet Davutoğlu katıldığı bir programda yine boş geçmemiş ve şöyle demiş: ‘En son tercihim seçime CHP listelerinden girmekti. Üç parti gelin birlikte girelim dedim. İyi Parti'ye teklif götürdüm. Bu sağ seçmen CHP'ye oy vermez, beraber olalım dedim...’

 

İçinizden ‘Nasıl yani, CHP listelerinden rüyanızda dahi görseniz inanmayacağınız sayıda 10 vekil çıkardınız, hâlâ mı bu sözleri söylüyorsunuz?’ dediğinizi duyar gibiyim.

 

Ona da cevap vermiş.

 

‘Ben entelektüel, ilmî, akademik ve siyasi toplumsal bakımdan en büyük fedakârlığı yaptım, 10 milletvekili ile ölçülemeyecek bir fedakârlık bu’ demiş.

 

Bence haklı, Kılıçdaroğlu ve CHP seçmeni bu fedakârlıkları mutlaka görmeli ve Davutoğlu’nun bu fedakârlıklarına karşı nankör bir tavır içine girmemeli.

 

İnsan, ironi yapıp yazıya dökerken dahi ‘Allah kimseyi şaşırtmasın’ demeden duramıyor.

 

Peki o zaman şu sualimizi soralım: ‘Ya Kılıçdaroğlu yüzde üç daha fazla oy alarak Cumhurbaşkanı seçilseydi Davutoğlu bugün hangi makamda olacaktı?’

 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değil mi?

 

O zaman Davutoğlu bu açıklamaları yapacak mıydı?

 

Elbette hayır.

 

O zaman tam buraya not düşelim; işte bu Davutoğlu siyasi ahlak yasası çıkarma vaadinde bulunarak seçim döneminde kampanya yapan Davutoğlu idi.

 

Varın gerisini siz düşünün.

 

.....

 

(*) www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/yusuf-alabarda/getiren-goturur-639163

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.