Daha size ne desinler Meral Hanım?

Sesli Dinle
A -
A +
Her şey gözümüzün önünde yaşanıyor ve olana bitene sessiz kalmayanların ya seslerini kısmaya çalışıyorlar ya da medya mahallesinde taşlatıyorlar.
 
Daha düne kadar terör örgütü ve teröristler ile aralarına mesafe koyamadığı için muhatap olarak kabul edilmeyen HDP, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurduğu masaya ayar üzerine ayar veriyor.
 
Selahattin Demirtaş milliyetçi olduğu iddiasındaki Akşener’e cezaevinden zehir zemberek bir mektup yazıyor ve Akşener’den bugüne kadar bu mektuba verilmiş tek satır cevap yok ama o ekran ekran gezerek sıkılmadan Cumhur İttifakı’nın masasında bölünme var, federasyon var diyebiliyor.
 
Oysa Demirtaş bakın kısaca ne demişti Akşener’e:
 
‘Sayın Genel Başkan, bu durumda açık açık sormam gerekiyor, benim de oyumla Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ve bakanlık koltuklarına oturacağınıza göre beni nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz? Bu arada, yerel seçimlerde Millet İttifakı’nın belediye başkanlarının kazanmasını sağlayan HDP oyları için 'istemem' demediğinizi de hatırlatırım.
 
Şimdi sizin arkadaşlarınız HDP seçmeninin oylarıyla bakanlık koltuklarına oturmaya adaylarsa bizi ikna etmeniz gerekmez mi?’
 
Yok mu sizleri tahkir eden bu cümlelere tek kelimelik cevabınız?
 
Kemal Kılıçdaroğlu ‘Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı’ sıfatıyla HDP’yi ziyaret edeceğini defalarca dile getirdi ve çıkışta yaptıkları ortak basın açıklamasında HDP’nin 11 maddelik tutum belgesini ezbere sayar tarzda bir konuşma gerçekleştirdi.
 
Akşamları iftar sofralarında bir araya geldiğinizde Kılıçdaroğlu’na bir kez dahi olsun sormayacak mısınız benim adıma ne konuştunuz ve ne söz verdiniz diye?
 
Yavuz Ağıralioğlu’nun paratonerliği size yeter mi sanıyorsunuz?
 
Tamam, Ağıralioğlu çıktı kameraların karşısına zehir zemberek bir konuşma yaptı, lakin bu konuşmanın yegâne amacının size ve partinizin bu üç maymunu oynayan siyasetine yönelik kendi tabanınızdan yükselen tepkiye karşı bir paratoner vazifesi olsun diye yapıldığını anlamayan bir Allah kulu var mı ülkede?
Bakın şimdi de Kandil’deki elebaşlarından birisi de ‘Lozan Antlaşması'nın 100. yılına giriyoruz. Kürt katliamı bugüne kadar bu anlaşma üzerinden yürütüldü. Artık halkımız bu siyaseti ve ittifakı (Cumhur İttifakı) bozmalı ve kendisi için özgür, onurlu bir yaşamın temelini oluşturmalıdır’ diyor.
 
Eee, ne yapalım yani terör örgütü elebaşı böyle dedi diye, biz neden bu işin ceremesini çekelim diyemezsiniz.
 
Neden diyemezsiniz?
 
Çünkü şahsınızın da adına eli sıkılan ve pazarlık masasına oturulan HDP’den işte bu açıklamaya dair mesaj verilmekte gecikilmedi. Zaten Kandil Dağı’nın eşkıyaları bugüne kadar her ne dedilerse, siyasi uzantıları paralel açıklamaları yapmakta hiçbir zaman gecikmezler.
 
Millet İttifakı ortak adayı Kılıçdaroğlu’nun pazarlık yaptığı HDP’nin en önemli isimlerinden olan Sırrı Sakık, çıktığı bir ekranda aynen şu sözleri söyledi: ‘Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bizim küçük hesaplarımız yok. Biz masada oturup bir bakanlık, vekillik veyahut da bir cumhurbaşkanı yardımcılığı değil, biz 100 yıllık cumhuriyeti değiştireceğiz’ dedi. 
 
İşte sizin adınıza pazarlık yapılan ve masanızın ortak adayı olan Kılıçdaroğlu lehine aday çıkarmayacağını söyleyen partinin ağır topunun görüşleri bu.
 
Daha ne kadar olayları üzerinize alınmadan geçiştireceksiniz ve susacaksınız?
 
Aradan geçen bunca yıl içerisinde hâlâ tabanınızı tatmin edecek doğru dürüst bir açıklama yaparak HDP Milletvekili Fatma Kurtulan’a dahi cevap veremediniz. Oysa Kurtulan’ın söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi.
 
Fatma Kurtulan, Meclis’te sizlere parmağını da sallayarak ‘İyi Parti, size söylüyorum. Size rağmen, içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK’ye içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP’nin oylarıyla oturuyorsunuz. Siz şunu bileceksiniz: En köşede oturuyorsunuz. Bakın, aritmetiğe bakın. Zar zor şu kapıdan içeri girdiniz, en köşede oturuyorsunuz, kapının eşiğinde oturuyorsunuz. Böylesi bir partiye ‘Haddinizi bilin’, ‘Şunu deyin, bunu deyin’ diyemezsiniz’ demişti.
Hep suskun değilsiniz, farkındayız.
 
Ama biz konu Erdoğan ya da Osmanlı olduğunda esip gürlemede hiç de sıkıntı çekmediğinizi pek iyi bilenlerdeniz. Saraçhane’de Sultan Hamid’in kabrinin yanında ve Gazi Meclis’in çatısı altında ‘Bu ülkenin, Vahdeti’lerin karşısına dikilecek, Mustafa Kemal’leri de olacak, Topçu Kışlası hayallerine kapılanların karşısında dimdik duran çapulcuları da. Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret’ diye yeri göğü inlettiğinizi de biliyoruz.
Demirtaş’ın ifadesi ile ‘bir Cumhurbaşkanı yardımcılığı ve birkaç bakanlık için’ mi sus pus oldunuz?
Yavuz Ağıralioğlu’nun ökse kuşu olarak vazife görmesi sizi kurtaramayacak, hep birlikte yaşayarak göreceğiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.