Madem öyle, Kandil’i de BlackWater ile yakıp yıkın!

Sesli Dinle
A -
A +

Millet İttifakı’nın HDP ile olan ilişkisi rahatsızlık oluşturmaya başlayınca Mansur Yavaş’ı sahaya sürdüler.

 

Bu sayede Yavaş’ın milliyetçi seçmeni ikna etmesini umut ettiler.

 

Bir nevi kafesin içerisinde; başka kuşları çekme maksatlı kullanılan ökse kuşunun vazifesini verdiler beyime! O da aldı eline mikrofonu "S-400’ler neden hangarda?" diyerek daldı konuya.

 

Yahu S-400’lerin hangarda olduğunu size kim dedi?

 

Yetkililer senin keyfin yerine gelsin diye üzerimizden geçen yolcu uçaklarını düşürecek değil herhâlde?

 

İstersen tane tane anlatalım sayın Yavaş:

 

Aylardan mayıs, senin yönettiğin belediyedeki tuzlama araçları ve kar kürüme araçları neden hangarda?

 

Çünkü kar yok, değil mi?

 

S-400 konusu da bu şekilde.

 

Siz çok girmeyin o konulara zira Ankara’ya verdiğin sözleri yerine getirmediğin gibi, var olan her şey lime lime dökülüyor. Yollar çukur içinde, mazgalların üzeri doldurulmuş, biri yukarıda biri aşağıda, parklardaki dikili ağaçları dahi kurutmuşsun, hülasa vaatlerini yerine getiremediğin gibi kurulu sistemi dahi sürdürememişken bir de S-400 konusunun mahcubiyetini yaşama istersen!..

 

 

 

HDP 1991 senesinden bu yana Meclis’te

 

 

 

Katıldığı bir programda aynen şunları söylüyor Mansur Yavaş: “HDP de Meclis’te olup derdini anlatmak istiyordur, meşrudur bu şekilde düşünüyorsa. Demirtaş’ın ‘PKK silah bırakmalı’ açıklamasını gördüm. HDP bu şekilde Meclis’e gelip Meclis’in güçlü olmasını isteyip PKK’ya ‘Silah bırakın, ne konuşulacaksa Meclis’te konuşulsun’ diyecektir belki.

 

Neresini düzelteceğimi bilemedim bu açıklamaların!

 

Yahu HDP ve öncülleri, şu an siyaset yaptığın partinin öncülü olan SHP tarafından Meclis'e sokulduğundan bu yana birkaç dönem hariç 40 senedir Meclis’te zaten.

 

Demirtaş’a bağlama çaldırma işini senden önce Ahmet Hakan üstlenmiş ve ‘Türkiyeli HDP’ imajı oluşturmak istemişti.

 

Demirtaş da o seçimlerden hemen sonra ‘Bize verilmiş emanet oyların farkındayız’ demişti de Kandil hemen ağzının payını vermiş; Demirtaş da hemen fabrika ayarlarına geri dönmüştü.

 

O günden bu yana kimse Demirtaş’a bir daha bağlama uzatamayınca görevi şimdi sana mı verdiler?

 

Unutma sen milliyetçi tabana uygun sesler çıkarmakla görevlendirilmiş bir ökse kuşusun, o konulara hiç girme!..

 

Mesela HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan daha dün, ‘Aldıkları uçakların, savaş uçaklarının reklamını yaptı. O savaş uçaklarından bombalar yağacak’ dedi.

 

Hadi al eline mikrofonu ve ismini de vererek Buldan’ın ve HDP’nin ağzının payını şöyle bir ver de duyalım!..

 

Mesela sorabiliyorsan Kılıçdaroğlu’na ‘Biz neden Suriye ve Irak’taki askerî harekâtlara yönelik çıkarılan asker gönderme tezkerelerine parti olarak hayır dedik?’ diye sor da anlayalım milliyetçiliğini...

 

Genel Başkanın gibi Kandil’i yakıp yıkmaktan bahsediyorsun, iyi güzel de seçimden sonra da tezkere çıkarmayacağını ilan eden partin ve sen, Kandil’i yakma işini ABD’li özel askerî firma BlackWater’a mı havale edeceksiniz?!.

 

Bunlar istihza etme maksatlı tevcih edilmiş sualler değil zira ekonomiyi ve teknolojiyi Jeremy Rifkin’e, Havacılık ve Uzay sahasını da Sierre Nevada Co. şirketine havale eden partinizin genel başkanı, pekâlâ Kandil’i yakma ve yıkma görevini de BlackWater şirketine havale edebilir.

 

Neden olmasın?

 

Erik Prince ile bir telekonferansa bakar iş...

 

 

DEAŞ’a yardım eden Türkiye algısının borazanları nerede?

 

 

MİT sessiz sedasız DEAŞ terör örgütü elebaşını Suriye’de etkisiz hâle getirdi.

 

Yabancı basında bu konuda çıkan haberler bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az ve onlar da suya sabuna dokunmayan bir haber tarzı ile veriliyor. ABD’li yetkililer ise ‘Türkiye’nin DEAŞ ile verdiği mücadeleyi takdir ediyoruz’ gibi cümleler ile geçiştirdiler konuyu.

 

Hâlbuki Batı medyası ve arkasındaki akıl yıllarca Türkiye ile DEAŞ arasındaki sözde ilişkiye dair sayısız habere imza atmıştı.

 

Ne oldu?

 

 

 

İçerideki iz düşümleri farklı mı?

 

 

 

MİT tırları ihanetini okyanus ötesinden içerideki iz düşümlerine yaptırtıp, Türkiye’yi sözde DEAŞ terör örgütüne yardım eden ülke konumuna getirmek için ne taklalar atıp ne dümenler çevirmiştiniz?

 

Enis Berberoğlu ve Can Dündar’ın sosyal medya hesaplarına girdim baktım, tek kelam edememişler bu konuda. Şayet başarılı olsalardı MİT Tırları Davası üzerinden Erdoğan’ı uluslararası mahkemelerde DEAŞ’a destek vermekten yargılatmaya çalışacaklardı.

 

 

 

Neden tek kelam etmiyorlar?

 

 

 

Meclis'teki odasından bir Fransız haber kanalına röportaj vererek, MİT ve Suriye üzerinden mesajlar veren Eren Erdem isimli şahıstan tek kelam yok.

 

Bu köşeyi sürekli takip edenler bilirler, geçtiğimiz ay içerisinde ‘O helikopterler aynı zamanda DEAŞ’lı teröristleri de taşımış mıdır?’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

 

Mezkûr yazıda(*) ‘Ya tavşana kaç tazıya tut siyasetini uygulamakta son derece mahir olan bu zihniyet, aynı zamanda DEAŞ unsurlarını da varlığını ve etkisini arttırmak istediği bölgelere taşıdıysa’ diye yazmıştık.

 

İster misiniz DEAŞ elebaşının bu bölgeye intikaline dair önümüzdeki günlerde daha kapsamlı ve detaylı bilgiler de gelmeye başlasın?

 

.....

 

(*) www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/yusuf-alabarda/o-helikopter-ayni-zamanda-deaslilari-da-tasimis-midir-637349

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.