Siyasetin kalitesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis’teki grup konuşmasında birçok farklı konuya temas etti lakin içlerinden bir tanesi vardı ki önümüzdeki süreçte en fazla üzerinde durulmayı hak eden konuların başında geliyor: Siyasette kaliteyi arttırmak...

 

Neden?

 

Kılıçdaroğlu dün yaşadığı büyük seçim yenilgisi sonrası Meclis’teki grup konuşmasına şu sözler ile çağrıldı: Adaletin yılmaz savunucusu, gençlerin demokrat amcası, çetelerin ve uyuşturucu baronlarının korkulu rüyası, milyonların umudu...

 

İnanın, bunları okuyarak Kılıçdaroğlu’nu kürsüye çağıran kişi acaba Kırkpınar’ın eski baş cazgırlarından merhum Pele Mehmet mi diye tereddüde düşecektim; fakat çağıranın bir hanımefendi oluşu tereddüdüme mâni oldu...

 

14 ve 28 Mayıs seçimlerinden ve dahi onun öncesi nice seçimlerden yenik çıkmış fakat yine de CHP Genel Başkanlığı koltuğunu bırakmamış Kılıçdaroğlu hâlâ mı gençlerin demokrat amcası?

 

Pes yahu..

 

Siyasette kalite nasıl olur da bu kadar ayağa düşebilir!..

 

 

 

Kılıçdaroğlu yine şaşırtmadı

 

 

 

Kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu ise yine bizleri hiç şaşırtmadı ve "altılı" değil gerekirse "on altılı masa" için şimdiden kolları sıvayacağını ilan etti.

 

Eh, ne diyelim?

 

O zaman şimdiden tüm tabela partilerinin CHP’nin kazanmasının mukadder olduğu yerlerden alacakları yeni belediye başkanlığı koltukları kendilerine hayırlı ve uğurlu olsun.

 

Zaten Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bu konunun kokusunu almış olmalı ki soluğu Kılıçdaroğlu’nun yanında aldı.

 

Haksız da değil, neticede Özdağ Kılıçdaroğlu’na sunduğu yüzde ikilik parti desteğine rağmen CHP’den tek bir sandalye alamazken, toplamları yüzde bir etmeyen partiler kırka yakın vekil koparttılar.

 

Normal şartlarda böyle bir yazıyı okuduğunuzda rahmetli Engin Ardıç’ın yarı mizah niteliğinde bir yazısını okuyorum herhâlde diye düşünmeniz gerekirdi lakin yazdıklarımın eksiği var fazlası yok.

 

 

 

Kılıçdaroğlu ile sınırlı mı?

 

 

 

CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise yaptığı basın açıklamasında, önümüzdeki mart ayında yapılacak yerel seçimlerin halkın güvenini kaybetmiş Erdoğan Hükûmetinden kurtulmak için önemli bir fırsat olduğunu iddia etti.

 

Vallahi pes!..

 

Millet aklı ile bu kadar alay edilir mi?

 

İşte tam bu yüzden siyasetin kalitesinin yükselmesi son derece önemli ama bu kalite artışını bu CHP’den beklemek hayalcilikten başka bir şey değil.

 

 

 

Muhalif sanatçılara sahneler kapatılıyor mu?

 

 

 

Şimdilerde pek demokrat bazı gazeteciler cadı avından falan bahseder oldular.

 

Neymiş efendim, sırf muhalif diye sanatçıların etkinliklerinin iptal edilmesi bir cadı avı süreciymiş.

 

 

 

Hakikat öyle mi peki?

 

 

 

Bakınız, Melek Davarcı’dan Hüseyin Turan ismine varana kadar hiçbirisi hükûmete muhalif olduğu gerekçesi ile konserleri iptal edilmedi.

 

Bu ve türevi birçok isim alenen milletin tüm değerlerine hakaret ettiler, etmeye de devam ediyorlar.

 

Hüseyin Turan isimli şahıs, Yavuz Sultan Selim Han üzerinden Yavuz ismine yönelik ağır mezhebî hakaret paylaşımları yapıyor, Erdoğan’a oy vermiş milyonlarca insana namert yaftası yapıştırarak ‘Namertlere inat ilk turda bitmeli’ diyor.

 

Siz sanatınızın formları üzerinden konuşmanıza ilaveten, politik görüşleriniz doğrultusunda konuşsanız dahi sanatınızı icra etmenize kim mâni olabilirdi?

 

İnsanlara hakaret eden bu paylaşımlarınızdan zerre pişman olmadığınızı söyleyip ‘Troll dediğimiz cahil ve kinci sürü, benim tweetlerimi gerekçe göstererek organizasyona baskı yaparak engelletmişler Paylaşımlarımın doğruluğu kanıtlanmıştır, benim için madalyadır' demeye devam ediyorsunuz.

 

 

 

Siz, cadı avını zamanında neden göremediniz?

 

 

 

TİP’li Barış Atay’dan Şirin Payzın’a varana kadar tanınmış gazeteci ve siyasetçiler Kılıçdaroğlu’na destek vermedikleri için alenen tehdit edildiler.

 

Payzın, ‘Troller için de hazin bir durum. Son iki ay. Sonra uğraş dur, ben aslında para için yaptım’ diye tehdit tweetleri atarken ortada yoktunuz.

 

Barış Atay son beş senedir sabitlediği paylaşımını kaldırmış olsa da ‘Yok öyle torunlarla emeklilik, hepimiz kardeşiz, kavga istemiyoruz falan. Her şey yeni başlıyor, hesap vereceksiniz’ derken cadı avı neden aklına gelmedi sizlerin.

 

Fikrini söylemenin dışında sermayesi olmayan bizlere ‘14 Mayıs gecesi sınır kapılarını kapatın, kaçmasınlar’ dediklerinde ortalıkta yoktunuz.

 

O yüzden bizler kimlerin cadı avına çıktığını unutmadık, şimdi hepiniz çamaşır makinesine girip kendinizi pirüpak yapma derdindesiniz...